Otlu peynir ve tuzlu balık tüketimi hipertansiyon riskini artırıyor
Van ve çevre illerinde hipertansiyon, halk sağlığını tehdit eden en büyük sorunlardan biri haline geldi. Sosyal medya hesabında paylaşımda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, özellikle yöreye özgü bazı gıda ürünlerinin tansiyon yüksekliğini tetiklediğine vurgu yaptı. Otlu peynir ve tuzlu balığın bu ürünlerin başında geldiğine dikkat çeken Doç. Dr. Sarıkaya, bölgenin en sevilen gıdalarından biri olan otlu peynirde bulunan tuz oranının yüksek olmasının hipertansiyon riskini artırdığını söyledi. Doç. Dr. Sarıkaya, otlu peynirin üretim aşamasında tuz oranının standardize edilmesi gerektiğini belirterek, tuz oranını düşürmek için peyniri tüketmeden önce suda bekletmenin etkili bir çözüm olabileceğini dile getirdi.
“Beslenme alışkanlığımızı değiştirmemiz lazım”
Doç. Dr. Sarıkaya, bölgede tansiyon yüksekliğinin çok yaygın olduğunu söyledi. Aşırı tuzlu tüketim alışkanlığının yanında ilaç uyumunun kötü olmasının tansiyon hastalarının kan basıncının genelde yüksek seyrettiğini ifade eden Sarıkaya, “Sonuç olarak yüksek tansiyona bağlı kalpte büyüme, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, kalp krizini daha sık görüyoruz. Otlu peynir, tuzlu balık ve et ürünlerinin aşırı tuzlu tüketilmesi en önemli sebepler. Beslenme alışkanlığımızı değiştirmemiz lazım. Otlu peynir üretilirken tuz oranı için standartizasyon sağlanmalı; tüketilirken de tuz oranını düşürmek için öncesinde suda bekletebiliriz” diye konuştu.
“Van balığının tuzlu tüketimi ciddi bir sorun”
Tuzlu balık tüketiminin tehlikeli olduğuna dikkat çeken Sarıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Van balığı öncelikle taze tüketilmeli ya da son dönemin en önemli kazanımlardan biri olarak raflarda yerini alan inci kefali konservesi tüketilebilir. Yemek pişirilirken yemeğe tuz katımı çok sınırlandırılmalıdır; bu durum restoranlar için de geçerlidir. Masadan tuzluğu kaldırmalıyız. Günlük tuz ihtiyacımız bir çay kaşığı kadar; bunu da zaten tükettiğimiz besinlerle beraber alıyoruz. Fazlası zarar hem de geri dönüşü olmayan ölümcül zararlar.”