Havacılık dünyasının kalbi Antalya’da atacak
Uuslararası “AI in the Sky: A Unified Approach with ICAO” (Gökyüzünde Yapay Zeka: ICAO ile Birleşik Bir Yaklaşım) etkinliği Antalya’da başladı. Serik ilçesinde bulunan bir otelin kongre salonunda düzenlenen programın açılışına; Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Genel Sekreteri Juan Carlos Salazar, Antalya Valisi Hulusi Şahin ve havacılık sektöründen yetkililer katıldı.
“Yolcu sayımızın; bu yıl sonunda 236 milyonun üstüne çıkacağını öngörüyoruz”
“Açılış konuşmasını gerçekleştiren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, havacılık sektöründe kullanılan yapay zeka uygulamalarını aktardı. Türkiye’nin, 4 saatlik uçuş süresiyle 1 buçuk milyar insanın yaşadığı 67 ülkenin merkezinde yer aldığına işaret eden Bakan Uraloğlu, “En hızlı, en güvenli ve en konforlu ulaşım yolunun havayolu olduğu bilinciyle; ülkemizin bu avantajlı konumunun potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için havacılık alanında çok büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde “dünyada ulaşamadığımız hiçbir nokta kalmayacak” hedefiyle hareket ederek ülkemizi; dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden birine dönüştürdük. Bugün iç hatlarda 58 noktaya, dış hatlarda 131 ülkede 347 farklı noktaya havayoluyla ulaşıyoruz. Önümüzdeki ay da Türk Hava Yolları ile İstanbul-Sao Paolo -Santiago ve İstanbul-Kuala Lumpur-Sydney hatlarında yeni seferlere başlayarak bu senenin sonunda dış hatlardaki sayımızı 349 uçuş noktasına çıkaracağız. Yolcu sayımızın; bu yıl sonunda 236 milyonun, 2025 yılında da 250 milyonun üstüne çıkacağını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kalıcı rekabet için, yenilikçi çözümler üretmek zorundayız”
Havacılık sektörünün küreselleşmenin en önemli aktörü olduğuna dikkat çeken Bakan Abdülkadir Uraloğlu, havacılığın, bir ulaşım modu olmaktan öte, ülkelerin ekonomik ve kültürel gelişiminde önemli bir rol oynayan ve sınırları aşan bir köprü olduğunu dile getirdi. Teknolojinin hızla geliştiği bir çağda, havacılık sektörünün de sürekli olarak dönüşüme uğradığını ve sektörde rekabetin arttığını kaydeden Uraloğlu, şöyle konuştu: “Genç, modern ve verimli uçak filolarına sahip olmak, havayollarının rekabette bir adım öne geçmesini sağlayan en önemli faktörlerden biridir. Ancak kalıcı rekabet için sürekli olarak yenilikçi çözümler üretmek zorundayız. Bu noktada da artık hayatımızın her alanında olduğu gibi havacılıkta da yine yapay zeka ve büyük veri teknolojilerini değerlendirmek zorundayız. Dijital teknolojilerin en çok uygulamaya geçtiği ve kullanımının sürekli arttığı sektör, havacılık sektörü olmuştur. İlk otomatik bagaj sıralama sistemleri 1990’larda ortaya çıkmış, 2000’li yılların başından bu yana, ebiletler kâğıt biletlerin yerini alırken, biniş kartları mobil ortama taşındı. Gerçek zamanlı bagaj takipleri uygulanmaya başladı. Bugün ise yapay zeka alanında yaşanan gelişmeler havacılık sektörünü derinden etkiliyor.”
“Otonom uçuş sistemleri sayesinde pilot hataları minimuma indirildi”
Yapay zekanın havacılıkta sağladığı değişimlere değinerek konuşmasına devam eden Bakan Uraloğlu, şu ifadelere yer verdi: “En büyük değişimlerden biri olan otonom uçuş sistemleri sayesinde pilot hataları minimuma indirildi. Havacılık sektöründeki tüm şirketler, yapay zeka destekli sistemlerle işletme maliyetlerini ve genel giderlerini düşürebiliyorlar. Bunun üzerinde çalışan birçok firma var. Yapay zeka konusunda yapay olan hiçbir şey kalmadı, gayet somut, başarılı ve pozitif katkıları olduğunu görüyoruz. Yapay zeka sayesinde uçakların bakım süreçleri optimize edilecek, arızalar önceden tespit edilecek. Büyük veri analizi ile hava trafiği yönetimi daha verimli hale getirilecek ve kazaların önüne geçilecektir. Yine büyük veri analizi ile yolcu davranışları analiz edilerek, daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunulacaktır. Yapay zeka destekli bakım sistemleri sayesinde de uçakların ömrü uzatılacak ve bakım maliyetleri düşürülecektir. En önemli noktalardan biri de yapay zeka ve büyük veri sayesinde hava trafiği yönetimi daha çevre dostu hale getirilecek, emisyonlar azaltılacak ve sürdürülebilir bir havacılık sektörü inşa edilecektir. Bu söylediklerimin birer birer hayata geçtiğini söylemek istiyorum.”
“Yazılımdan- cihaz üretimine kadar yerlilik ve millilik”
Yapay zeka ile gerçekleştirilen dönüşümlerin, havacılık sektörünü başka bir boyuta taşıdığını kaydeden Bakan Uraloğlu, veri teknolojilerine yapılacak olan yatırımın küresel rekabette de ayrıcalık kazandıracağını bildirdi. Uraloğlu, “Yapay zeka ve büyük veri teknolojilerinin, havacılık sektörümüz için büyük bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum. Bu teknolojilere yatırım yapmanın da küresel rekabette daha güçlü bir konuma gelmemiz açısından ülkemize katkı sağlayacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde yapay zeka teknolojisinin siber güvenlik alanındaki etkileri ve uygulamalarına dair bir zirveye katılmıştım. Artık bu yeni teknolojileri hayatımızın her noktasında görüyoruz. Siber güvenlik noktasında en çok önem verdiğimiz husus; yazılımdan- cihaz üretimine kadar yerlilik ve milliliktir” diye konuştu.
“İrade sistemi, Dalaman Havalimanı’nda da kullanılmaya başlanacak”
Yerli ve milli olarak geliştirilen “Avcı, Azad, Kasırga, Atmaca Ve Kule” adlı yapay zeka uygulamalarının, Türkiye’nin siber güvenliğini sağladığını ifade eden Bakan Uraloğlu, şöyle devam etti: “Aynı şekilde gururla altını çizmek istiyorum ki, Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğümüz eliyle gerçekleştirdiğimiz uçuş operasyonlarında da yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz yazılım ve cihazları kullanıyoruz. Örneğin; interaktif radar analiz ve data ekranımız kısa adıyla “irade” ile ilgili havalimanına ait güncel meteorolojik veriler, atis bilgisi, notamlar, AIP ve radar görüntülerini tek ekranda toplayıp kullanıcıya sunan bir sistem kurduk. İrade yazılımını İstanbul Atatürk ve Çukurova havalimanlarımızda kullanmaya başlayarak havacılık alanında yeni bir dönemi başlattık. İlk yerli ve milli hava trafik görüntüleme yazılımımız sayesinde, bu alanda da dışa bağımlılıktan kurtularak bundan sonraki yerli teknoloji ürünlerinin önünü açmış olduk. Önümüzdeki günlerde Dalaman Havalimanı’nda da kullanmaya başlayacağız. Yine, Türk mühendislerince geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli ve milli sivil gözetim radarını “MGR” Gaziantep Havalimanı’na kurduk. Aralık ayı içerisinde aktifleştirerek kullanmaya başlamayı planlıyoruz.”
“Çare’ sistemi Azerbaycan’da da hizmete başladı”
Hava trafik yönetimi alanında yerli ve millî imkanlarla geliştirilen, çok amaçlı radar ekranı olan “ÇARE” sisteminin de gerçek zamanlı uçuş verilerini harita üzerinde sergileyerek, hava trafik kontrolörlerinin hava trafiğini etkin bir biçimde yönetmesine ve trafik emniyetinin en üst düzeyde sürdürülmesine imkân tanıdığını açıklayan Bakan Uraloğlu, “Ülkemizde 40’tan fazla havalimanında hizmet vermekte olan ÇARE sistemi, ülkemiz sınırlarını da aşarak geçen yıl Azerbaycan’da da hizmete başladı. Türkiye olarak sivil havacılık alanında dijitalleşme odağında yeni bir sivil havacılık modeli de oluşturduk. “Kurumsal Dönüşüm Modeli” kısa adıyla “KDM” dediğimiz bu model; yalnızca emniyet ve verimlilik sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda sektörde sürdürülebilir bir dönüşümü, ileri teknolojilerle desteklenen bir altyapı aracılığıyla mümkün kılıyor. Bu havacılık otoritesinin ihtiyaç duyabileceği tüm dijital altyapıyı, yapay zeka ve büyük veri ile birleştirerek sunuyor. Icao regülasyonlarına uygun şekilde geliştirilen bu sistemde eğitimler şeffaf, takip edilebilir ve bağımsız bir ölçüm mekanizmasına dayanıyor. Böylece hem eğitimin kalitesi artıyor, hem de katılımcılar için çok daha etkin bir öğrenme ortamı sağlanıyor. Yeni havacılık modelimiz, aynı zamanda insan hatasını minimize eden, proaktif ve dinamik bir iş süreci yönetimi de sağlamaktadır. Büyük veri altyapısı, gerçek zamanlı analizlerle, potansiyel risklerin önceden tespit edilmesine imkan sağlıyor” dedi.
Dijitalleşme ve veri entegrasyonunun en somut örneklerinden birinin de OLS/CNS yazılımı olduğunun altını çizen Bakan Abdülkadir Uraloğlu, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu yazılım, havaalanı çevresinde emniyeti sağlamak için engel kısıtlama yüzeyleri ve yapı kısıtlama alanları haritalarının hazırlanmasını hızlandırmakta ve yüksek doğrulukla sonuçlar sunmaktadır. Dijital arazi ve yüzey modeli ile entegrasyon, arazi üzerindeki tüm potansiyel engellerin otomatik olarak haritalara yansıtılmasını sağlıyor ve emniyet açısından son derece hassas olan bu süreçleri dijital bir yaklaşımla iyileştiriyor. Üstelik bu yazılım, havacılık otoritelerinin ihtiyaçlarına göre; açık kaynak platformunda geliştirildiği için, kullanıcı ihtiyaçlarına göre özelleştirilebiliyor. Yine, İHA takip ve trafik yönetim sistemi, hava trafiğinde veri odaklı karar almanın bir diğer örneğini sunmaktadır. Otonom ticari taşımacılık ve drone kullanımı süreçlerini hızlandırarak, operasyonel verimliliği üst seviyeye çıkartıyor. Dinamik dronebanlar, şehirlerarası otonom İHA uçuşları ve uçuş kayıtlarının gerçek zamanlı olarak izlenebilmesi sayesinde güvenlik en üst düzeyde sağlanıyor. Sonuç olarak, dijitalleşme, veri ve yapay zeka ile desteklenen bu sivil havacılık modeli, yalnızca sektörde yenilik getirmekle kalmıyor; aynı zamanda gelecekte havacılıkta sürdürülebilirlik, verimlilik ve güvenlik için yeni bir dönemi başlatıyor. Bu yeni yaklaşım, gökyüzünde yenilik ve sektörde istikrar vizyonumuzu gerçekleştirmemizi de sağlıyor.”