Teknolojiyi kullanan gençlerin işitme sağlığı tehdit altında

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.09.2024 - 10:00, Güncelleme: 28.09.2024 - 09:55
 

Teknolojiyi kullanan gençlerin işitme sağlığı tehdit altında

Teknolojiyi kullanan gençlerin işitme sağlığı tehdit altında
Gelişen teknolojinin gençlerin sağlığını da olumsuz yönde etkileyebildiğine işaret eden Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, “Yüksek sesli müzik dinlemek, gençlerin işitme sağlığını tehdit ediyor” dedi.Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, 23-29 Eylül tarihleri arasında kutlanan Uluslararası İşitme Engelliler Haftasında işitme sağlığı ve işitme cihazları konusunda önemli uyarılarda bulundu. Hafta etkinliklerinin işitme engellilerin topluma entegrasyonunu sağlamak ve farkındalığı artırmak amacıyla önemli bir fırsat sunduğunu belirten Dr. Kenar, işitme kayıplarının önlenmesi ve tedavi edilmesi noktasında toplumda bilinç oluşturmanın önemine değindi. Okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara yapılan işitme taramalarının erken yaşta muhtemel işitme kayıplarının tespit edilmesi açısından kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Dr. Kenar, son yıllarda gençlerde yüksek sesle müzik dinlemenin işitme kaybına yol açtığına dair artan bir kaygı olduğuna dikkat çekti.“Bin doğumdan, 2 ile 4 arasında yeni doğan bebekler işitme engelli olarak doğmaktadır”Dünyada 70 milyon, ülkemizde ise 200 bin civarında işitme engelli birey olduğunu belirten Op. Dr. Tuna Kenar, 2000’li yıllardan itibaren Yeni Doğan İşitme Taraması ile yeni doğan bebeklerin işitme engelli birey olup olmadıklarını tespit edildiğini söyledi. Yapılan istatistiklerde bin doğumda 2 ile 4 arasından yeni doğan bebeklerin işitme engelli olarak doğduklarını vurgulayan Op. Dr. Tuna Kenar, “Dünyada yaklaşık günümüzde 70 milyona yakın ülkemizde ise 200 bin civarında işitme engelli birey bulunmakta. Bu kişiler tabi yeni doğan ve en yaşlı bireyler olmak üzere sayılmaktadır. Dış dünyaya açılan penceremizi işitme aracılığıyla sağlayıp daha sonrasında sesimizle bunu duyurarak insanlarla iletişime geçiyoruz. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren Yeni Doğan İşitme Taraması Programı uygulanarak yeni doğanlara işitme engelli bireylere buluyoruz. Bu da erken dönemde tanı ve tedavisi yapılmakta. Yapılan istatistiklere göre bin doğumda 2 ile 4 arasında yeni doğan bebek işitme engelli doğmaktadır. Biz de bu bebekleri erken teşhis koyarak işitme cihazları kullanıyoruz ama bunlardan fayda görmez ise Bionik kulak ya da daha ilerleyen aşamada beyin sapı impilantı ile bu bireylerin işitmelerini sağlanarak topluma kazandırılmaktadır” şeklinde konuştu.“Yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde işitme kayıpları sıkça görülüyor”Op. Dr. Tuna Kenar, okul öncesi ve ilkokul birinci sınıftaki çocuklara işitme taramaları yapılarak o çağdaki çocuklarında işitme engeli olup olmadığını tespit ettiklerini belirtti. Ayrıca son zamanlarda gelişmekte olan teknolojinin gençlere etkilediğini ve yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde işitme kayıplarının sıkça görüldüğünü kaydeden Dr. Kenar, “Bunların dışında işitme kayıplarının sıralayacak olursak okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfta işitme taramaları yapılarak o çağdaki çocuklarda işitme engelli durumu saplanmaktadır. Genç nüfusta ise son dönemlerdeki teknolojik aletler ve yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde de işitme kayıpları görülmektedir. Esasen ileri yaşta daha çok gördüğümüz yaşlanmaya bağlı işitme kaybı da karşımıza sık çıkıyor. Mesela 75 ile 80 yaşındaki bireylerin yaklaşık yüzde 50’si işitme cihazı kullanacak derecede işitme kaybı oluyor. Burada önemlisi özellikle ileri yaşta eğer sesi duyamazsa insanlar beyne yeterince uyarılmadığı için ve bir çıktı da veremeyeceği için sosyalleşmesi azalıyor ve beyin kullanımı da yavaşlıyor. Alzheimer, Demans ve yaşlılık depresyonu hastalıklarında artış olmaktadır” dedi.“İşitme cihazı kullanan bireylerin çevresindeki vatandaşlar desteklemelidir”Hangi çağda olursa olsun işitme cihazı kullanan bireylerin çevresinden vatandaşlar tarafından desteklenmesini vurgulayan Dr. Kenar, “Hangi çağda olursa olsun işitme cihazı kullanılması gerektiği durumlarda bu kişilerin ve etrafındaki kişilerin sosyal olarak desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü bu bizim çok sık karşılaştığımız toplumsal handikap, sanki bir engellilik göstergesi gibi görülüyor. Teknolojinin ilerlemesi ile kulak içi gözükmeyecek derece ciplerde mevcut. Ya da daha teknolojik ciplerde mevcut. Bir de teknolojinin gelişmesi ile cip teknolojinin de gelişmesi ile bu cihazlar eskisi gibi ses yapma ve benzeri gibi durumları mevcut değil. Şimdiki ciplerin kullanılması daha da kolay durumda. Dolayısıyla işitme cihazı kullanması gereken bireylerin çevresindeki vatandaşlar hastaya desteklenmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Teknolojiyi kullanan gençlerin işitme sağlığı tehdit altında
Gelişen teknolojinin gençlerin sağlığını da olumsuz yönde etkileyebildiğine işaret eden Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, “Yüksek sesli müzik dinlemek, gençlerin işitme sağlığını tehdit ediyor” dedi.

Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tuna Kenar, 23-29 Eylül tarihleri arasında kutlanan Uluslararası İşitme Engelliler Haftasında işitme sağlığı ve işitme cihazları konusunda önemli uyarılarda bulundu. Hafta etkinliklerinin işitme engellilerin topluma entegrasyonunu sağlamak ve farkındalığı artırmak amacıyla önemli bir fırsat sunduğunu belirten Dr. Kenar, işitme kayıplarının önlenmesi ve tedavi edilmesi noktasında toplumda bilinç oluşturmanın önemine değindi. Okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara yapılan işitme taramalarının erken yaşta muhtemel işitme kayıplarının tespit edilmesi açısından kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Dr. Kenar, son yıllarda gençlerde yüksek sesle müzik dinlemenin işitme kaybına yol açtığına dair artan bir kaygı olduğuna dikkat çekti.

“Bin doğumdan, 2 ile 4 arasında yeni doğan bebekler işitme engelli olarak doğmaktadır”
Dünyada 70 milyon, ülkemizde ise 200 bin civarında işitme engelli birey olduğunu belirten Op. Dr. Tuna Kenar, 2000’li yıllardan itibaren Yeni Doğan İşitme Taraması ile yeni doğan bebeklerin işitme engelli birey olup olmadıklarını tespit edildiğini söyledi. Yapılan istatistiklerde bin doğumda 2 ile 4 arasından yeni doğan bebeklerin işitme engelli olarak doğduklarını vurgulayan Op. Dr. Tuna Kenar, “Dünyada yaklaşık günümüzde 70 milyona yakın ülkemizde ise 200 bin civarında işitme engelli birey bulunmakta. Bu kişiler tabi yeni doğan ve en yaşlı bireyler olmak üzere sayılmaktadır. Dış dünyaya açılan penceremizi işitme aracılığıyla sağlayıp daha sonrasında sesimizle bunu duyurarak insanlarla iletişime geçiyoruz. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren Yeni Doğan İşitme Taraması Programı uygulanarak yeni doğanlara işitme engelli bireylere buluyoruz. Bu da erken dönemde tanı ve tedavisi yapılmakta. Yapılan istatistiklere göre bin doğumda 2 ile 4 arasında yeni doğan bebek işitme engelli doğmaktadır. Biz de bu bebekleri erken teşhis koyarak işitme cihazları kullanıyoruz ama bunlardan fayda görmez ise Bionik kulak ya da daha ilerleyen aşamada beyin sapı impilantı ile bu bireylerin işitmelerini sağlanarak topluma kazandırılmaktadır” şeklinde konuştu.

“Yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde işitme kayıpları sıkça görülüyor”
Op. Dr. Tuna Kenar, okul öncesi ve ilkokul birinci sınıftaki çocuklara işitme taramaları yapılarak o çağdaki çocuklarında işitme engeli olup olmadığını tespit ettiklerini belirtti. Ayrıca son zamanlarda gelişmekte olan teknolojinin gençlere etkilediğini ve yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde işitme kayıplarının sıkça görüldüğünü kaydeden Dr. Kenar, “Bunların dışında işitme kayıplarının sıralayacak olursak okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfta işitme taramaları yapılarak o çağdaki çocuklarda işitme engelli durumu saplanmaktadır. Genç nüfusta ise son dönemlerdeki teknolojik aletler ve yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı erken dönemde de işitme kayıpları görülmektedir. Esasen ileri yaşta daha çok gördüğümüz yaşlanmaya bağlı işitme kaybı da karşımıza sık çıkıyor. Mesela 75 ile 80 yaşındaki bireylerin yaklaşık yüzde 50’si işitme cihazı kullanacak derecede işitme kaybı oluyor. Burada önemlisi özellikle ileri yaşta eğer sesi duyamazsa insanlar beyne yeterince uyarılmadığı için ve bir çıktı da veremeyeceği için sosyalleşmesi azalıyor ve beyin kullanımı da yavaşlıyor. Alzheimer, Demans ve yaşlılık depresyonu hastalıklarında artış olmaktadır” dedi.

“İşitme cihazı kullanan bireylerin çevresindeki vatandaşlar desteklemelidir”
Hangi çağda olursa olsun işitme cihazı kullanan bireylerin çevresinden vatandaşlar tarafından desteklenmesini vurgulayan Dr. Kenar, “Hangi çağda olursa olsun işitme cihazı kullanılması gerektiği durumlarda bu kişilerin ve etrafındaki kişilerin sosyal olarak desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü bu bizim çok sık karşılaştığımız toplumsal handikap, sanki bir engellilik göstergesi gibi görülüyor. Teknolojinin ilerlemesi ile kulak içi gözükmeyecek derece ciplerde mevcut. Ya da daha teknolojik ciplerde mevcut. Bir de teknolojinin gelişmesi ile cip teknolojinin de gelişmesi ile bu cihazlar eskisi gibi ses yapma ve benzeri gibi durumları mevcut değil. Şimdiki ciplerin kullanılması daha da kolay durumda. Dolayısıyla işitme cihazı kullanması gereken bireylerin çevresindeki vatandaşlar hastaya desteklenmesi gerekmektedir” diye konuştu.

Denizli HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.