Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkar ediyorlar”
SiYASET
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
17.11.2024 - 16:30, Güncelleme:
17.11.2024 - 16:01
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkar ediyorlar”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkar ediyorlar”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2008 yılında anayasada başörtüsü ile ilgili yapılan düzenlemeleri CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığını hatırlatarak “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yada inkar ediyorlar” dedi.Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu’da gerçekleşen AK Parti 8. Olağan İlçe Kongresi’ne katılmak üzere Rize’ye geldi. İlk olarak Rize Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tekin, sonrasında Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Yabancı Dil - Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu Konferans salonunda gerçekleşen kongreye katıldı. Burada konuşan Bakan Tekin, 2001-2002 Eğitim Öğretim yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından başlatılan ‘Cumhuriyet’in 100. Yılına Mektup’ projesinden örnek vererek AK Parti iktidarı döneminde yapılan yatırımları anlattı. Bakan Tekin “2001-2002 yılında dönemin hükümeti yani Sayın Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu hükümet. Bir proje yapıyor. Diyor ki ‘2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılı olacak. Biz bir proje başlatalım. Vatandaşlardan cumhuriyetin yüzüncü yılında nasıl bir Türkiye istiyorsunuz diye mektuplar alalım’. Cumhuriyet’in 100. yılına mektuplar. 29 Ekim 2023 tarihinde de Allah bize nasip etti, Milli Eğitim Bakanı’ydım, o dönem. Yani bundan yaklaşık 20 yıl önce yazılmış mektuplar dönemin Milli Eğitim Bakanı olarak bana ulaştırıldı. Neler yaptığımızı göstermesi açısından oradaki mektuplar, oradaki öğretmen, oradaki müdürlerimizin, müfettişlerimizin talepleri, açıklamaları çok önemli. Mesela bir öğretmenimiz diyor ki ‘İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında 40-50 kişilik sınıflarda ders anlatırım’. Ne demek bu? Demek ki öğretmenimiz 70 - 80 kişilik sınıfta ders anlatıyor ki böyle bir mektup yazmış. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah cumhuriyetin yüzüncü yılında içinde çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderebileceği tuvaletlerin, lavaboların olacağı, içinde suyun olacağı bir okulda görev yaparım’ diyor. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah okulda bir tane bilgisayarın olduğu bir okulda görev yaparım’ diyor. Yapılan okulların tamamı birinci sınıf inşaat malzemeleri, birinci sınıf inşaat kalitesi ve projelendirmesi de öyle. Sadece bu değil. Okullarınız deprem konusunda coğrafi şart konusunda standartların gerçekten üstünde okullar yaptık. Türkiye çapında, Türkiye genelinde bir derslik başına öğrenci sayısını öğretmenimizin söylediği gibi 40 kişi falan değil, 20 kişilere düşürdük. 12, 13 kişilik rakamlar var artık. Teknoloji konusunda gene ben söylemiyorum. Yani Birleşmiş Milletler raporunda diyor ki ‘Bütün dersliklerde akıllı tahta olan tek ülke Türkiye’ diyor. Şimdi ben bunları anlatıyorum, bunları söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bütçe görüşmeleri esnasında beni bu söylediklerimden dolayı eleştiriyor. Ben diyorum ki eğitim teknoloji eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni. Bir başka şey daha oldu. Mesela perşembe günü bütçe görüşmemiz vardı. Ben dedim ki sadece fiziki altyapı olarak değil aynı zamanda temel hakkı anlamında da AK Parti çok zor şatlarda, çok zor siyasi şartlarda, temel hak ve hürriyetler anlamında da devasa adımlar attı. Beni eleştiriyorlar. Bütçe görüşmeleri sabah başladı, gece yarısında bitti. Sürekli bu eleştiriyi aldık. Ben diyorum ki onlara o zaman sizin hizmetten anladığınız şeyle, temel hak ve hürriyetlerden anladığınız şeyler benimki farklı” dedi.“CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar”AK Parti ve MHP’nin oylarıyla anayasanın 42. Maddesinde bir düzenleme yapıldığını ve bu düzenleme sayesinde başörtüsünün önün açıldığını ifade eden Tekin CHP’lin değişikliği anayasa mahkemesine taşıdığını hatırlattı. Tekin “Bütçe görüşmelerinde özellikle dini inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin laiklik algısının Türkiye’ye özgü, kendine has özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı açıklama yapıyorlar. Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum. CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yâda inkar ediyorlar. Şimdi bunu görünce o zaman başka bir şey daha söyleyeyim onlara. 2008 yılında AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı. Anayasanın 42. maddesinde başörtüsüne diye bilinen bir maddeyi bugün Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’yle beraber yaklaşık 350 milletvekilinin teklifiyle bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasanın 42. maddesine evrensel laiklikle bağdaşan ve dini inanç ibadetleri sebebiyle eğitim öğretim hakkı engellenen başörtülü kardeşlerimizin eğitim öğretim alabilmesini özgürce alabilmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. 2008 Şubat ayındaki bu değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İptal talebiyle. Şimdi eski 1940’lı yılları hatırlamıyorlar. Hatırlamak istemiyorlar. Oralara hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta” dedi.“2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü?”Başörtüsü konusunda yapılan anayasal düzenlemeyi CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gönderirken nedenlerden 3 tanesini örnek olarak gösteren Bakan Tekin “Şimdi 2008’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsüyle ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine bir bakalım. Başörtüsünün başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler? 3 tane ana gerekçeleri var. 1’incisi diyorlar ki toplumun huzuru ve milli dayanışma yani anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. Başörtüsüne özgürlük getirmek, toplumun huzurunu bozar diyorlar. 2’incisi başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. 3’üncüsü de diyorlar ki anayasada tanımlanan anayasanın ilk üç maddesinde yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır. Şimdi ben merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanının laiklik anlayışının örtüşmesi mümkün mü?” dedi.“LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba”Kendisini eleştirenlere anayasanın ilk 3 maddesinden yola çıkarak ‘LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba?’ sorusuyla cevap veren Bakan Tekin “Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti’nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum o zaman. İnsanların, çocuklarının, kızlarının başlarını örterek okuması anayasanın ilk üç maddesini ve başlangıç kısmına aykırı da üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi partiyle koalisyon yapmak anayasanın ilk üç maddesine aykırı mıdır, değil midir? Mantıklı olarak daha başka bir şey söylemek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmında vurgu yapılan Türk toplumsal geleneklerin ve anayasa mahkemesine açtıkları iptal davasında referans gösterdikleri toplumun huzuru ifadesini madem çok önemsiyorsunuz, LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba? LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba? Şimdi buradan hareketle bir sürü eleştiri yapıyorlar. Anayasanın başlangıç kısmının sonu diyor ki ‘Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum’ diyor. Ben işte oyum arkadaşlar. Ben demokrasi aşığı vatan ve millet sevdalısı Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini ölümüne savunacağım. Sizin değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için, milli birlik ve beraberliğimizi, gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örtümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirilsin diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin: “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkar ediyorlar”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 2008 yılında anayasada başörtüsü ile ilgili yapılan düzenlemeleri CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığını hatırlatarak “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yada inkar ediyorlar” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu’da gerçekleşen AK Parti 8. Olağan İlçe Kongresi’ne katılmak üzere Rize’ye geldi. İlk olarak Rize Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tekin, sonrasında Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Yabancı Dil - Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu Konferans salonunda gerçekleşen kongreye katıldı. Burada konuşan Bakan Tekin, 2001-2002 Eğitim Öğretim yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından başlatılan ‘Cumhuriyet’in 100. Yılına Mektup’ projesinden örnek vererek AK Parti iktidarı döneminde yapılan yatırımları anlattı. Bakan Tekin “2001-2002 yılında dönemin hükümeti yani Sayın Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu hükümet. Bir proje yapıyor. Diyor ki ‘2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılı olacak. Biz bir proje başlatalım. Vatandaşlardan cumhuriyetin yüzüncü yılında nasıl bir Türkiye istiyorsunuz diye mektuplar alalım’. Cumhuriyet’in 100. yılına mektuplar. 29 Ekim 2023 tarihinde de Allah bize nasip etti, Milli Eğitim Bakanı’ydım, o dönem. Yani bundan yaklaşık 20 yıl önce yazılmış mektuplar dönemin Milli Eğitim Bakanı olarak bana ulaştırıldı. Neler yaptığımızı göstermesi açısından oradaki mektuplar, oradaki öğretmen, oradaki müdürlerimizin, müfettişlerimizin talepleri, açıklamaları çok önemli. Mesela bir öğretmenimiz diyor ki ‘İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında 40-50 kişilik sınıflarda ders anlatırım’. Ne demek bu? Demek ki öğretmenimiz 70 - 80 kişilik sınıfta ders anlatıyor ki böyle bir mektup yazmış. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah cumhuriyetin yüzüncü yılında içinde çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderebileceği tuvaletlerin, lavaboların olacağı, içinde suyun olacağı bir okulda görev yaparım’ diyor. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah okulda bir tane bilgisayarın olduğu bir okulda görev yaparım’ diyor. Yapılan okulların tamamı birinci sınıf inşaat malzemeleri, birinci sınıf inşaat kalitesi ve projelendirmesi de öyle. Sadece bu değil. Okullarınız deprem konusunda coğrafi şart konusunda standartların gerçekten üstünde okullar yaptık. Türkiye çapında, Türkiye genelinde bir derslik başına öğrenci sayısını öğretmenimizin söylediği gibi 40 kişi falan değil, 20 kişilere düşürdük. 12, 13 kişilik rakamlar var artık. Teknoloji konusunda gene ben söylemiyorum. Yani Birleşmiş Milletler raporunda diyor ki ‘Bütün dersliklerde akıllı tahta olan tek ülke Türkiye’ diyor. Şimdi ben bunları anlatıyorum, bunları söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bütçe görüşmeleri esnasında beni bu söylediklerimden dolayı eleştiriyor. Ben diyorum ki eğitim teknoloji eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni. Bir başka şey daha oldu. Mesela perşembe günü bütçe görüşmemiz vardı. Ben dedim ki sadece fiziki altyapı olarak değil aynı zamanda temel hakkı anlamında da AK Parti çok zor şatlarda, çok zor siyasi şartlarda, temel hak ve hürriyetler anlamında da devasa adımlar attı. Beni eleştiriyorlar. Bütçe görüşmeleri sabah başladı, gece yarısında bitti. Sürekli bu eleştiriyi aldık. Ben diyorum ki onlara o zaman sizin hizmetten anladığınız şeyle, temel hak ve hürriyetlerden anladığınız şeyler benimki farklı” dedi.
“CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar”
AK Parti ve MHP’nin oylarıyla anayasanın 42. Maddesinde bir düzenleme yapıldığını ve bu düzenleme sayesinde başörtüsünün önün açıldığını ifade eden Tekin CHP’lin değişikliği anayasa mahkemesine taşıdığını hatırlattı. Tekin “Bütçe görüşmelerinde özellikle dini inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin laiklik algısının Türkiye’ye özgü, kendine has özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı açıklama yapıyorlar. Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum. CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yâda inkar ediyorlar. Şimdi bunu görünce o zaman başka bir şey daha söyleyeyim onlara. 2008 yılında AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı. Anayasanın 42. maddesinde başörtüsüne diye bilinen bir maddeyi bugün Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’yle beraber yaklaşık 350 milletvekilinin teklifiyle bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasanın 42. maddesine evrensel laiklikle bağdaşan ve dini inanç ibadetleri sebebiyle eğitim öğretim hakkı engellenen başörtülü kardeşlerimizin eğitim öğretim alabilmesini özgürce alabilmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. 2008 Şubat ayındaki bu değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İptal talebiyle. Şimdi eski 1940’lı yılları hatırlamıyorlar. Hatırlamak istemiyorlar. Oralara hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta” dedi.
“2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü?”
Başörtüsü konusunda yapılan anayasal düzenlemeyi CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gönderirken nedenlerden 3 tanesini örnek olarak gösteren Bakan Tekin “Şimdi 2008’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsüyle ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine bir bakalım. Başörtüsünün başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler? 3 tane ana gerekçeleri var. 1’incisi diyorlar ki toplumun huzuru ve milli dayanışma yani anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. Başörtüsüne özgürlük getirmek, toplumun huzurunu bozar diyorlar. 2’incisi başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. 3’üncüsü de diyorlar ki anayasada tanımlanan anayasanın ilk üç maddesinde yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır. Şimdi ben merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanının laiklik anlayışının örtüşmesi mümkün mü?” dedi.
“LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba”
Kendisini eleştirenlere anayasanın ilk 3 maddesinden yola çıkarak ‘LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba?’ sorusuyla cevap veren Bakan Tekin “Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti’nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum o zaman. İnsanların, çocuklarının, kızlarının başlarını örterek okuması anayasanın ilk üç maddesini ve başlangıç kısmına aykırı da üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi partiyle koalisyon yapmak anayasanın ilk üç maddesine aykırı mıdır, değil midir? Mantıklı olarak daha başka bir şey söylemek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmında vurgu yapılan Türk toplumsal geleneklerin ve anayasa mahkemesine açtıkları iptal davasında referans gösterdikleri toplumun huzuru ifadesini madem çok önemsiyorsunuz, LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba? LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba? Şimdi buradan hareketle bir sürü eleştiri yapıyorlar. Anayasanın başlangıç kısmının sonu diyor ki ‘Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum’ diyor. Ben işte oyum arkadaşlar. Ben demokrasi aşığı vatan ve millet sevdalısı Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini ölümüne savunacağım. Sizin değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için, milli birlik ve beraberliğimizi, gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örtümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirilsin diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu’da gerçekleşen AK Parti 8. Olağan İlçe Kongresi’ne katılmak üzere Rize’ye geldi. İlk olarak Rize Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tekin, sonrasında Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Yabancı Dil - Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu Konferans salonunda gerçekleşen kongreye katıldı. Burada konuşan Bakan Tekin, 2001-2002 Eğitim Öğretim yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından başlatılan ‘Cumhuriyet’in 100. Yılına Mektup’ projesinden örnek vererek AK Parti iktidarı döneminde yapılan yatırımları anlattı. Bakan Tekin “2001-2002 yılında dönemin hükümeti yani Sayın Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu hükümet. Bir proje yapıyor. Diyor ki ‘2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılı olacak. Biz bir proje başlatalım. Vatandaşlardan cumhuriyetin yüzüncü yılında nasıl bir Türkiye istiyorsunuz diye mektuplar alalım’. Cumhuriyet’in 100. yılına mektuplar. 29 Ekim 2023 tarihinde de Allah bize nasip etti, Milli Eğitim Bakanı’ydım, o dönem. Yani bundan yaklaşık 20 yıl önce yazılmış mektuplar dönemin Milli Eğitim Bakanı olarak bana ulaştırıldı. Neler yaptığımızı göstermesi açısından oradaki mektuplar, oradaki öğretmen, oradaki müdürlerimizin, müfettişlerimizin talepleri, açıklamaları çok önemli. Mesela bir öğretmenimiz diyor ki ‘İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında 40-50 kişilik sınıflarda ders anlatırım’. Ne demek bu? Demek ki öğretmenimiz 70 - 80 kişilik sınıfta ders anlatıyor ki böyle bir mektup yazmış. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah cumhuriyetin yüzüncü yılında içinde çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderebileceği tuvaletlerin, lavaboların olacağı, içinde suyun olacağı bir okulda görev yaparım’ diyor. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah okulda bir tane bilgisayarın olduğu bir okulda görev yaparım’ diyor. Yapılan okulların tamamı birinci sınıf inşaat malzemeleri, birinci sınıf inşaat kalitesi ve projelendirmesi de öyle. Sadece bu değil. Okullarınız deprem konusunda coğrafi şart konusunda standartların gerçekten üstünde okullar yaptık. Türkiye çapında, Türkiye genelinde bir derslik başına öğrenci sayısını öğretmenimizin söylediği gibi 40 kişi falan değil, 20 kişilere düşürdük. 12, 13 kişilik rakamlar var artık. Teknoloji konusunda gene ben söylemiyorum. Yani Birleşmiş Milletler raporunda diyor ki ‘Bütün dersliklerde akıllı tahta olan tek ülke Türkiye’ diyor. Şimdi ben bunları anlatıyorum, bunları söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bütçe görüşmeleri esnasında beni bu söylediklerimden dolayı eleştiriyor. Ben diyorum ki eğitim teknoloji eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni. Bir başka şey daha oldu. Mesela perşembe günü bütçe görüşmemiz vardı. Ben dedim ki sadece fiziki altyapı olarak değil aynı zamanda temel hakkı anlamında da AK Parti çok zor şatlarda, çok zor siyasi şartlarda, temel hak ve hürriyetler anlamında da devasa adımlar attı. Beni eleştiriyorlar. Bütçe görüşmeleri sabah başladı, gece yarısında bitti. Sürekli bu eleştiriyi aldık. Ben diyorum ki onlara o zaman sizin hizmetten anladığınız şeyle, temel hak ve hürriyetlerden anladığınız şeyler benimki farklı” dedi.
“CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar”
AK Parti ve MHP’nin oylarıyla anayasanın 42. Maddesinde bir düzenleme yapıldığını ve bu düzenleme sayesinde başörtüsünün önün açıldığını ifade eden Tekin CHP’lin değişikliği anayasa mahkemesine taşıdığını hatırlattı. Tekin “Bütçe görüşmelerinde özellikle dini inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin laiklik algısının Türkiye’ye özgü, kendine has özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı açıklama yapıyorlar. Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum. CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yâda inkar ediyorlar. Şimdi bunu görünce o zaman başka bir şey daha söyleyeyim onlara. 2008 yılında AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı. Anayasanın 42. maddesinde başörtüsüne diye bilinen bir maddeyi bugün Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’yle beraber yaklaşık 350 milletvekilinin teklifiyle bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasanın 42. maddesine evrensel laiklikle bağdaşan ve dini inanç ibadetleri sebebiyle eğitim öğretim hakkı engellenen başörtülü kardeşlerimizin eğitim öğretim alabilmesini özgürce alabilmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. 2008 Şubat ayındaki bu değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İptal talebiyle. Şimdi eski 1940’lı yılları hatırlamıyorlar. Hatırlamak istemiyorlar. Oralara hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta” dedi.
“2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü?”
Başörtüsü konusunda yapılan anayasal düzenlemeyi CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gönderirken nedenlerden 3 tanesini örnek olarak gösteren Bakan Tekin “Şimdi 2008’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsüyle ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine bir bakalım. Başörtüsünün başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler? 3 tane ana gerekçeleri var. 1’incisi diyorlar ki toplumun huzuru ve milli dayanışma yani anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. Başörtüsüne özgürlük getirmek, toplumun huzurunu bozar diyorlar. 2’incisi başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. 3’üncüsü de diyorlar ki anayasada tanımlanan anayasanın ilk üç maddesinde yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır. Şimdi ben merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanının laiklik anlayışının örtüşmesi mümkün mü?” dedi.
“LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba”
Kendisini eleştirenlere anayasanın ilk 3 maddesinden yola çıkarak ‘LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba?’ sorusuyla cevap veren Bakan Tekin “Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti’nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum o zaman. İnsanların, çocuklarının, kızlarının başlarını örterek okuması anayasanın ilk üç maddesini ve başlangıç kısmına aykırı da üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi partiyle koalisyon yapmak anayasanın ilk üç maddesine aykırı mıdır, değil midir? Mantıklı olarak daha başka bir şey söylemek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmında vurgu yapılan Türk toplumsal geleneklerin ve anayasa mahkemesine açtıkları iptal davasında referans gösterdikleri toplumun huzuru ifadesini madem çok önemsiyorsunuz, LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba? LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba? Şimdi buradan hareketle bir sürü eleştiri yapıyorlar. Anayasanın başlangıç kısmının sonu diyor ki ‘Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum’ diyor. Ben işte oyum arkadaşlar. Ben demokrasi aşığı vatan ve millet sevdalısı Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini ölümüne savunacağım. Sizin değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için, milli birlik ve beraberliğimizi, gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örtümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirilsin diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.
Rize HABERİ
www.ehaber.tv.tr
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.