Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
Köşe Yazarı
Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
 

Siyasi açıdan; ''Kâbe'' ve yönetimler..

SİYASİ AÇIDAN KÂBE DARÛN-NEDVE DARÛL-ERKAM    Tevhidin vazgeçilmezlerinden biri de şüphesiz ki toplum yönetimidir. Çünkü toplumları yöneten sistemin, yönetilenlerin hayat ve düşünce tasavvuru üzerinde ciddi bir tesiri olur. Bundan dolayı tüm peygamberler bulundukları toplumda yönetime talip olmuşlar. Bu bağlamda Allah hiçbir kavmi peygambersiz bırakmamıştır. ولقد بعثنا في كل امة رسولا.. Nahıl/36 Toplum bilime en az ibadetler kadar önem veren Kur’an’ın tüm ayetleri bizler için önemli ilahi emanetler ve emirlerdir. Ancak bazı sure ve o surelerdeki bir kısım ayetler yer ve zamana göre daha öncelikli olabiliyor. Mücadele yolu ile mücadeledeki istikameti bulmada Fatiha'nın 6. Ayeti bir mihenk taşıdır. Ayette geçen “صراط” kelimesinin müfret/tekil gelmesi muhteşem bir ifade. Kur’an, gidişatı belirlemeyi yol manasında bazen tarik “ طريقا مستقيما”/Ahkaf/30. Bazen sebil “ وانهارا وسبلا”Nahl/15 işte bazen de   صراطا المستقيم Fatiha/6 şeklinde ifade eder. Tarik ile sebil kelimelerinin çoğulu vardır. Ama “صراط” kelimesinin çoğulu yoktur. Bunun da şöyle bir manası var; Bir muminin hayatında hayra giden yollar farklı olabileceği için “sebil ve tarik” kelimelerin cemi/çoğulu mümkündür. Ama tevhidi istikamet ise bir olduğundan dolayı “صراط” kelimesi tekildir. Cem’i/çoğulu ve tesniyesi/ikili yoktur.   Kur’an’ı Kerim mühteva olarak, ibadetler ile sosyal ve sıyasal meseleleri aynı değerler sistemi içinde emreden, hayata dair herşeye müdahil ilahi bir ktaptır. Bunun için Muminler günlük namazlarında tekrar tekrar rabbinden “İstikamette” kalmayı talep etmektedirler.  Peygamberlerin tevhidi bir, şeriatları farklı idi. Peygamberlerin şeriatları ve müçtehidlerin de ictihad farkını “Sebil ve Tarik” kelimelerine mütekabil, dini istikamet ve tevhidi çizgiyi de cem’i bulunmayan “Sirat” kelimesine mütekabil görmemiz mümkündür. Bu takdimden sonra İstikametimizi bulmada etkin olan “Kâbe, Darûn-Nedve ve Darûl-Erkam” bu üç yerin siyasi ve ibadi boyutunu anlamaya çalışacağız. Gününmüz şartlarında bu üç mekanın neye tekabul ettiğini anlamaya çalışalım; Sıtratejik bu üç yer Kur’an ve sünnetteki konumu ile bizim zihin tahayyülümüzdekinin aynı olup olmadığına bakalım; Kabe, bir yönü ile Mescid diğer bir yönü ile Millet meclisi olması ile iki boyutlu, diğer ikisi sadece siyasi birer mekânlardı. Günümüz şartlarında bu üç mekânın tekamül ettiği yerlerin neler olduğu üzerinden, bugün Müslümanlar olarak günümüz tağuti sistemde yaptıklarımızın tevhidi inanç sistemimizle uyan ve çelişeni bulmada temel taşlardır. Kâbe; Tüm ibadetler ve duaların, İç ve dış ticaretin hem kabul hem de bereketi umulan bir mekan olarak mescid, Mekke'yi ilgilendiren siyasi kararların ve şiirlerde ilk yediye girenlerin resmiyetteki ilanı ile, genel siyasi kararlar açısından Millet Meclisi idi. Mekke’nin fethine kadar Kâbe, içinde 360 put bulundurularak hem mescid, hem de millet meclisi fonksiyonları taşıyordu. Darûn-Nedve; Mekke müşrik devletinin eş başkanlarının basına ve kamuoyuna kapalı özel kurul toplantı salonu.  Darûl-Erkam; Resulullah'ın başkanlığında o gün itibariyle üye sayısı en az olan İslam partisinin, basına ve kamuoyuna kapalı özel kurul toplantı salonudur. Darûn-Nedve’de alınan gizli kanun ve karar, büyük millet meclisi olan Kâbe’ye getirilip ilan ettikten sonra tüm Mekke için bağlayıcı olabiliyordu. Resul-i Ekrem’in müşriklerin özeli olan darun-nedveyi redettiği halde, müşrik/tağut sistemin büyük millet meclisi olan Kâbe’yi hiç terk etmeyip davet ve tebliğini orada yapıyordu. Mescid olarak düşündüğümüzde de tağuti sistemin hakimiyetinde ve içi putlarla dolu olduğu halde mescid olarak dua ve ibadetlerini de hep orada yerine getiriyordu. Bu inkarı mümkün olmayan yaşanmış bir hakikattır. Demek ki, Mekke, müşrik sisteminin hakimiyetinde bulunan Mescid ve Meclis konumunda olan böyle mekanları peygamberimiz nasıl istifade etmişse, bizim de bu konumda olan mekanlardan istifade etmemiz lazım.. Böylece tüm Müslümanlar açısından bulundukları toplumda Kâbe, darûn-Nedve ve Darûl-Erkam’ın neye tekabul ettiğini iyi konumlandırılmış, tevhidi mücadele açısından hayati bir öneme sahiiptir.
Ekleme Tarihi: 06 Temmuz 2023 - Perşembe

Siyasi açıdan; ''Kâbe'' ve yönetimler..

SİYASİ AÇIDAN KÂBE DARÛN-NEDVE DARÛL-ERKAM   

Tevhidin vazgeçilmezlerinden biri de şüphesiz ki toplum yönetimidir. Çünkü toplumları yöneten sistemin, yönetilenlerin hayat ve düşünce tasavvuru üzerinde ciddi bir tesiri olur. Bundan dolayı tüm peygamberler bulundukları toplumda yönetime talip olmuşlar. Bu bağlamda Allah hiçbir kavmi peygambersiz bırakmamıştır.
ولقد بعثنا في كل امة رسولا.. Nahıl/36

Toplum bilime en az ibadetler kadar önem veren Kur’an’ın tüm ayetleri bizler için önemli ilahi emanetler ve emirlerdir. Ancak bazı sure ve o surelerdeki bir kısım ayetler yer ve zamana göre daha öncelikli olabiliyor.

Mücadele yolu ile mücadeledeki istikameti bulmada Fatiha'nın 6. Ayeti bir mihenk taşıdır. Ayette geçen “صراط” kelimesinin müfret/tekil gelmesi muhteşem bir ifade. Kur’an, gidişatı belirlemeyi yol manasında bazen tarik “ طريقا مستقيما”/Ahkaf/30. Bazen sebil “ وانهارا وسبلا”Nahl/15 işte bazen de   صراطا المستقيم Fatiha/6 şeklinde ifade eder. Tarik ile sebil kelimelerinin çoğulu vardır. Ama “صراط” kelimesinin çoğulu yoktur. Bunun da şöyle bir manası var;

Bir muminin hayatında hayra giden yollar farklı olabileceği için “sebil ve tarik” kelimelerin cemi/çoğulu mümkündür. Ama tevhidi istikamet ise bir olduğundan dolayı “صراط” kelimesi tekildir. Cem’i/çoğulu ve tesniyesi/ikili yoktur.  
Kur’an’ı Kerim mühteva olarak, ibadetler ile sosyal ve sıyasal meseleleri aynı değerler sistemi içinde emreden, hayata dair herşeye müdahil ilahi bir ktaptır. Bunun için Muminler günlük namazlarında tekrar tekrar rabbinden “İstikamette” kalmayı talep etmektedirler. 

Peygamberlerin tevhidi bir, şeriatları farklı idi. Peygamberlerin şeriatları ve müçtehidlerin de ictihad farkını “Sebil ve Tarik” kelimelerine mütekabil, dini istikamet ve tevhidi çizgiyi de cem’i bulunmayan “Sirat” kelimesine mütekabil görmemiz mümkündür.
Bu takdimden sonra İstikametimizi bulmada etkin olan “Kâbe, Darûn-Nedve ve Darûl-Erkam” bu üç yerin siyasi ve ibadi boyutunu anlamaya çalışacağız. Gününmüz şartlarında bu üç mekanın neye tekabul ettiğini anlamaya çalışalım;

Sıtratejik bu üç yer Kur’an ve sünnetteki konumu ile bizim zihin tahayyülümüzdekinin aynı olup olmadığına bakalım; Kabe, bir yönü ile Mescid diğer bir yönü ile Millet meclisi olması ile iki boyutlu, diğer ikisi sadece siyasi birer mekânlardı. Günümüz şartlarında bu üç mekânın tekamül ettiği yerlerin neler olduğu üzerinden, bugün Müslümanlar olarak günümüz tağuti sistemde yaptıklarımızın tevhidi inanç sistemimizle uyan ve çelişeni bulmada temel taşlardır.

Kâbe; Tüm ibadetler ve duaların, İç ve dış ticaretin hem kabul hem de bereketi umulan bir mekan olarak mescid, Mekke'yi ilgilendiren siyasi kararların ve şiirlerde ilk yediye girenlerin resmiyetteki ilanı ile, genel siyasi kararlar açısından Millet Meclisi idi. Mekke’nin fethine kadar Kâbe, içinde 360 put bulundurularak hem mescid, hem de millet meclisi fonksiyonları taşıyordu.

Darûn-Nedve; Mekke müşrik devletinin eş başkanlarının basına ve kamuoyuna kapalı özel kurul toplantı salonu. 

Darûl-Erkam; Resulullah'ın başkanlığında o gün itibariyle üye sayısı en az olan İslam partisinin, basına ve kamuoyuna kapalı özel kurul toplantı salonudur. Darûn-Nedve’de alınan gizli kanun ve karar, büyük millet meclisi olan Kâbe’ye getirilip ilan ettikten sonra tüm Mekke için bağlayıcı olabiliyordu.

Resul-i Ekrem’in müşriklerin özeli olan darun-nedveyi redettiği halde, müşrik/tağut sistemin büyük millet meclisi olan Kâbe’yi hiç terk etmeyip davet ve tebliğini orada yapıyordu. Mescid olarak düşündüğümüzde de tağuti sistemin hakimiyetinde ve içi putlarla dolu olduğu halde mescid olarak dua ve ibadetlerini de hep orada yerine getiriyordu. Bu inkarı mümkün olmayan yaşanmış bir hakikattır.

Demek ki, Mekke, müşrik sisteminin hakimiyetinde bulunan Mescid ve Meclis konumunda olan böyle mekanları peygamberimiz nasıl istifade etmişse, bizim de bu konumda olan mekanlardan istifade etmemiz lazım.. Böylece tüm Müslümanlar açısından bulundukları toplumda Kâbe, darûn-Nedve ve Darûl-Erkam’ın neye tekabul ettiğini iyi konumlandırılmış, tevhidi mücadele açısından hayati bir öneme sahiiptir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.