Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
Köşe Yazarı
Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
 

Kur’an da Toplumsal çöküş ve yükseliş sebepleri

Kur’an da Toplumsal çöküş ve yükseliş sebepleri Toplumda güven başat bir meseledir. Bu güveni sarsan davranışlar insanlara yapılmış en büyük kötülüktür. Kur’an’ı Kerim toplumsal huzur ve güvene çok önem verir. Bu güveni sarsan her hareketi çok çirkin ve yapanı çok kötü olarak isimlendirir. Toplumsal güveni sarsanı ağır cezalarla cezalandıracağını ferman eder. Buna karşı toplumun güveni için sağlam bir inancı ve bu inanca bağlı bir üstün ahlaki meziyetlerden misaller vererek bu güveni sağlamaya çalışır. Zaten bu konuda Kur’an içerik olarak enaz ⅓’ünü geçmiş kavimlerin güveni konusuna ayırması bir Müslümanın zihin dünyasında fırtınalar koparması gerekir. Kur’an’ın ana meselesinde geçmişi hatırlama, anı(içinde bulunduğu zamanı) iyi değerlendirme ve gelecekte mutlu bir hayat sürdürmeye çalışmak. Yani Kur’an kamil bir ahlakın alt yapısını geçmiş, anın vacibi ve gelecek arasında sağlıklı bir ahlaki irtibata önem vermektedir. Bu manada, geçmişte helak olan şahıs ve kavimlerin hayat hikayesinden bahseder. O duruma düşmemek için bizi sık sık uyarmaktadır...Uyarılalım ki, ya dünyada ya da ahirette cezaya düçar olmayalım diye. Topluma zarar veren şeyler, toplumdaki sevgi, saygı ve kenetlenmeyi yok eden davranışlardır. Saygı ve sevginin zedelendiği bir toplumda huzurun sağlanması mümkün değildir. Toplumda sevgi, saygı ve güven ne kadar önemli ise, bunları sarsan yalan, iftira atmak, öfkelenmek,yalancı şahitlik,fitne çıkarmak, sözünde durmamak, emanete ihanet etmek, hainlik yapmak, anlaşmayı bozmak, zulmetmek ve adaletten ayrılmak da o kadar zararlı, kötü ve yıpratıcıdır. Doğruluk dünyayı ayakta tutan en büyük insani değerlerdir. Doğruluğun kalmadığı bir yerde adalet, sevgi ve saygıdan eser kalmaz. Doğruluk ve adaletin olduğu yerde güven hakim olur. Toplumda yaşayan her kes kendinden emin olur. Bu konuyla ilgili ayetler şu şekildedir: “ Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır. Sakın zinaya yaklaşmayın. Doğrusu o çirkindir. O çok çirkin bir yoldur. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin....Yetimin malına ergenlik çağına ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin doğrusu verilen ahitte sorumluluk vardır. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun. doğru teraziyle tartın.” İsra/31-38 ayetler İman, eman, emniyet ve emanet kelimelerinin kök harfleri aynıdır. Bunun şöyle bir manası vardır; Kişinin imanı eman verdiği, toplumdaki emniyeti sağlamada katkıda olduğu ve emanete riayet ettiği kadar kuvvetli kabul edilir. Bundan önceki kavimlerin işlediklerinde toplu helake sebep olna bir çok güvensizlik mesebbibi günahlar işlenmektedir. Bu manada içinde toplumun fiziki olarak toplu helak vakaları olmuyor. Ama manevi açıdan Said nursinin “mezarı müteherrik” dediği yürüyen mezarlıklar olur. Bugün alemi islamın içinde bulunduğu durum bunu göstermiyor mu? Müslüman için hem bireysel hem de toplumsal en bariz haslet güven meselesidir. İslami ve insani değerlerimizi yeniden ihya ve inşa etmeliyiz. Bunların olup olmaması hadisesi sıradan gelen bir ahlaki meziyetten çok, toplumların çöküş ve yükseliş sebepleridir. Bu konuda herkes elindeki imkanlar nisbetinde mesuldur.
Ekleme Tarihi: 12 Eylül 2023 - Salı

Kur’an da Toplumsal çöküş ve yükseliş sebepleri

Kur’an da Toplumsal çöküş ve yükseliş sebepleri

Toplumda güven başat bir meseledir. Bu güveni sarsan davranışlar insanlara yapılmış en büyük kötülüktür.

Kur’an’ı Kerim toplumsal huzur ve güvene çok önem verir. Bu güveni sarsan her hareketi çok çirkin ve yapanı çok kötü olarak isimlendirir. Toplumsal güveni sarsanı ağır cezalarla cezalandıracağını ferman eder.

Buna karşı toplumun güveni için sağlam bir inancı ve bu inanca bağlı bir üstün ahlaki meziyetlerden misaller vererek bu güveni sağlamaya çalışır. Zaten bu konuda Kur’an içerik olarak enaz ⅓’ünü geçmiş kavimlerin güveni konusuna ayırması bir Müslümanın zihin dünyasında fırtınalar koparması gerekir.

Kur’an’ın ana meselesinde geçmişi hatırlama, anı(içinde bulunduğu zamanı) iyi değerlendirme ve gelecekte mutlu bir hayat sürdürmeye çalışmak. Yani Kur’an kamil bir ahlakın alt yapısını geçmiş, anın vacibi ve gelecek arasında sağlıklı bir ahlaki irtibata önem vermektedir. Bu manada, geçmişte helak olan şahıs ve kavimlerin hayat hikayesinden bahseder. O duruma düşmemek için bizi sık sık uyarmaktadır...Uyarılalım ki, ya dünyada ya da ahirette cezaya düçar olmayalım diye.

Topluma zarar veren şeyler, toplumdaki sevgi, saygı ve kenetlenmeyi yok eden davranışlardır.

Saygı ve sevginin zedelendiği bir toplumda huzurun sağlanması mümkün değildir. Toplumda sevgi, saygı ve güven ne kadar önemli ise, bunları sarsan yalan, iftira atmak, öfkelenmek,yalancı şahitlik,fitne çıkarmak, sözünde durmamak, emanete ihanet etmek, hainlik yapmak, anlaşmayı bozmak, zulmetmek ve adaletten ayrılmak da o kadar zararlı, kötü ve yıpratıcıdır.
Doğruluk dünyayı ayakta tutan en büyük insani değerlerdir. Doğruluğun kalmadığı bir yerde adalet, sevgi ve saygıdan eser kalmaz. Doğruluk ve adaletin olduğu yerde güven hakim olur. Toplumda yaşayan her kes kendinden emin olur. Bu konuyla ilgili ayetler şu şekildedir:

Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır. Sakın zinaya yaklaşmayın. Doğrusu o çirkindir. O çok çirkin bir yoldur. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin....Yetimin malına ergenlik çağına ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin doğrusu verilen ahitte sorumluluk vardır. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun. doğru teraziyle tartın.” İsra/31-38 ayetler

İman, eman, emniyet ve emanet kelimelerinin kök harfleri aynıdır. Bunun şöyle bir manası vardır; Kişinin imanı eman verdiği, toplumdaki emniyeti sağlamada katkıda olduğu ve emanete riayet ettiği kadar kuvvetli kabul edilir.

Bundan önceki kavimlerin işlediklerinde toplu helake sebep olna bir çok güvensizlik mesebbibi günahlar işlenmektedir. Bu manada içinde toplumun fiziki olarak toplu helak vakaları olmuyor. Ama manevi açıdan Said nursinin “mezarı müteherrik” dediği yürüyen mezarlıklar olur. Bugün alemi islamın içinde bulunduğu durum bunu
göstermiyor mu?

Müslüman için hem bireysel hem de toplumsal en bariz haslet güven meselesidir. İslami ve insani değerlerimizi yeniden ihya ve inşa etmeliyiz. Bunların olup olmaması hadisesi sıradan gelen bir ahlaki meziyetten çok, toplumların çöküş ve yükseliş sebepleridir. Bu konuda herkes elindeki imkanlar nisbetinde mesuldur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.