Mehmet Yaşar GENÇ
Köşe Yazarı
Mehmet Yaşar GENÇ
 

Sözün Hasadı (1)

        “Aşk ansızın başlayan bir yürek inkılâbıdır.” Evvele selam…! Âhire selam…! Zâhire selam…! Batına selam…! Selam, gül yürekli insanlığa ve insanlara.          Saygıdeğer okuyucu! “Sözün Hasadı” adlı sayfamızın fakire yüklemiş olduğu önemli sorumluluk ile huzurlarınıza gelmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor, bütün okuyucularımı, sayfa yöneticilerini en içtenliğimle selamlıyorum.          Sayfamızın boşluklarını doldurmak için, uzun zamandır, gönül evimizde besleyip durduğumuz emeğimizi, alın terimizle birbirine katarak, günümüz modern dünyasında, sahipsizlik içinde kıvranan ruh coğrafyalarımızı, başakları gür olan mahsullerimizle buluşturmak ve uğruna yüreğimizi harman edebilmek için edep tarlalarından sözün hasadını yapabilmektir muradımız.          Nihayetinde hayat çeşitli merhaleleriyle insanoğlu için bir mücadele meydanıdır. İşte bu meydanda ayakta durabilmek, vakti en iyi şekilde değerlendirebilmekten geçmektedir. Biz insanlar, dünyanın değişkenlik içinde ki çile ve dert yükünü, hasbihâl ede ede, aslında var olan yükümüzü daha da ağırlaştırdığımızın farkında olmayız bile.            Oysa ömrümüz, nice ebedilik arz eden davranışlara ve yürüyüşlere (güzel ahlak, hayır hasenat, insanlığın âli menfaatleri gereği yapılacak bütün iştigaller vs.) çokça ihtiyacı vardır. Bu sebeple, kapılarımızı böyle ayrıcalıklara aralayabilmek ve yüreğimizin iç odalarına onları kalıcı olarak yerleştirmek emel ve arzumuz olmalıdır.         Bu minvâl üzere olduğumuzda ise hayatımızın çeşitli yakınlıkları (eş, iş, dost, akraba ve çeşitli uğraşlarımız vs.) türlü türlü uzaklıkları da beraberinde bizlere sunabilir. İşte tam da burada taşı gediğine koymanın vaktindeyiz diye düşünüyorum. Fani olan şu hayatın gizemli yolculuğunda, adam ve adamlardan olmak var iken; nâdan ve nâdanlarından olmaya ne gerek var…!         Sözün güzeli olan Allah kelamı (Kur’an-ı Kerim) var iken, fuzûli olarak sarf edilen her bir söz ve davranışa ne gerek var…! Velhasıl Hakk’ın hatırı daha âlidir ve biz Müslümanlara ikramı olan cennetinden mahrum olmaya ne gerek var…          ! Hazreti Mevlana’nın dediği gibi: “Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğün değil, kaç kere küllerin arasından doğrulup güle            dönüşmeni hatırla.”         Hep birlikte, iç devrimler geçirdiğimiz şu zaman dilimlerinde, taptaze bir bahar gülüşü gibi sıcak, ekmek ve su gibi temiz ve aziz, aydınlık sabahlar kadar müjdeli,kem gözlerden korunası, masmavi gökyüzü düşleri eşliğinde Hakk’tan ve hakikatten ayrılmamanız dua ve temennisiyle, sayfamızda yeni yazılarımızda buluşmak ümidiyle hoş kalın, hoşçakalın efendim.
Ekleme Tarihi: 28 Haziran 2021 - Pazartesi

Sözün Hasadı (1)

        “Aşk ansızın başlayan bir yürek inkılâbıdır.” Evvele selam…! Âhire selam…! Zâhire selam…! Batına selam…!
Selam, gül yürekli insanlığa ve insanlara.

         Saygıdeğer okuyucu! “Sözün Hasadı” adlı sayfamızın fakire yüklemiş olduğu önemli sorumluluk ile huzurlarınıza gelmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor,
bütün okuyucularımı, sayfa yöneticilerini en içtenliğimle selamlıyorum.

         Sayfamızın boşluklarını doldurmak için, uzun zamandır, gönül evimizde besleyip durduğumuz emeğimizi, alın terimizle birbirine katarak, günümüz modern dünyasında, sahipsizlik içinde kıvranan ruh coğrafyalarımızı, başakları gür olan mahsullerimizle buluşturmak ve uğruna yüreğimizi harman edebilmek için edep tarlalarından sözün hasadını yapabilmektir muradımız.

         Nihayetinde hayat çeşitli merhaleleriyle insanoğlu için bir mücadele meydanıdır. İşte bu meydanda ayakta durabilmek, vakti en iyi şekilde değerlendirebilmekten geçmektedir. Biz insanlar, dünyanın değişkenlik içinde ki çile ve dert yükünü, hasbihâl ede ede, aslında var olan yükümüzü daha da ağırlaştırdığımızın farkında olmayız bile.   

        Oysa ömrümüz, nice ebedilik arz eden davranışlara ve yürüyüşlere (güzel ahlak, hayır hasenat, insanlığın âli menfaatleri gereği yapılacak bütün iştigaller vs.) çokça ihtiyacı vardır. Bu sebeple, kapılarımızı böyle ayrıcalıklara aralayabilmek ve yüreğimizin iç odalarına onları kalıcı olarak yerleştirmek emel ve arzumuz olmalıdır.

        Bu minvâl üzere olduğumuzda ise hayatımızın çeşitli yakınlıkları (eş, iş, dost, akraba ve çeşitli uğraşlarımız vs.) türlü türlü uzaklıkları da beraberinde bizlere sunabilir. İşte tam da burada taşı gediğine koymanın vaktindeyiz diye düşünüyorum. Fani olan şu hayatın gizemli yolculuğunda, adam ve adamlardan olmak var iken; nâdan ve nâdanlarından olmaya ne gerek var…!

        Sözün güzeli olan Allah kelamı (Kur’an-ı Kerim) var iken, fuzûli olarak sarf edilen her bir söz ve davranışa ne gerek var…! Velhasıl Hakk’ın hatırı daha âlidir ve biz Müslümanlara ikramı olan cennetinden mahrum olmaya ne gerek var…

         ! Hazreti Mevlana’nın dediği gibi: “Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğün değil, kaç kere küllerin arasından doğrulup güle            dönüşmeni hatırla.”

        Hep birlikte, iç devrimler geçirdiğimiz şu zaman dilimlerinde, taptaze bir bahar gülüşü gibi sıcak, ekmek ve su gibi temiz ve aziz,
aydınlık sabahlar kadar müjdeli,kem gözlerden korunası, masmavi gökyüzü düşleri eşliğinde Hakk’tan ve hakikatten ayrılmamanız dua ve temennisiyle,
sayfamızda yeni yazılarımızda buluşmak ümidiyle hoş kalın,
hoşçakalın efendim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.