Mehmet Yaşar GENÇ
Köşe Yazarı
Mehmet Yaşar GENÇ
 

Sözün Hasadı (4)

“Ellerini (sevdası uğruna) kalbinin derinliklerinde unutan, gönül insanlarına”   Kalp, insanın iç dünyasında yaşamış olduğu her bir sevinç, mutluluk ve huzur; dert, tasa ve kederinde, en emin olarak kapısını çalabildiği mekan hatta gönül evidir.   Gönül ise, sır zindanının mahzenlerinde, zincire vurulmuş yüreklerin, eskimeyen muratlarının ömürlük seyrangâhıdır. İşte bu minvalde kalp ve gönül ülkemiz, nice mutluluklara şahitlik ettiği gibi; nice bozgun, acı ve yağmalara da düçar olmuş ve olmaya da devam etmektedir.   Yaşamış olduğumuz gönül ülkemizin her bir şehri ve mahallinde, adı yalnızlık olan, kimsesizliğin ahengini adımlarıyla sokaklarımıza düşüren, kimliksiz sevdalar ve sevdalılar vardır ki göçüp giden zamanlarımızın aşk yolculuğundan arta kalanlarıdır onlar.   Bu insanlar, yolunda divane çığırışları olan, uğruna kitaplar dolusu ağıtlar biriktirilen, âşık ve mâşuk misali gönül dünyamızın hazineleridir onlar.   Göklerinde kaygı bulutlarının dolaştığı, umutlarının kuşlar ile buluşup, kışlar ile ağlaştığı, belki bir çoğunun Güzel Anadolu’muzun yanı başında bulunan mezar taşlarına karıştığı, ömür boyu dallarından yas bitiren, (aşkın, hasretin ve gurbetin) vefakar ve cefakar elçileridir onlar.   Hayati Bey’in “Onu hoş tut, garibindir efendim, işte biz gittik Gönül derler ser-i kûyunda bir divanen kaldı” mısralarında ifade bulduğu gibi gariplerdendir onlar.   Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin “Gönülde eyle sefer, ger Hûda’ya ister isen” sözüyle işaret buyurduğu gibi, Bir çoğumuzun görüpte hissetmediği bu ilim ve irfan yolcularına selam olsun!   Onlar ki acz ve fakr içinde meydana girişin ayak sesleri, tevekkülle bülent avaz dirilişin öncüleri Sevdalar sevdalılar…   Onlar ki omuzlarında aşkın çürük izini taşıyan, bu yolun vurgun olanlarını gül nefesli rüzgarların efsunlu okşayışlarıyla dirilten, umut diyarlarının tek çaresi Sevdalar sevdalılar…   Onlar ki hazan mevsimlerinin vurmuş olduğu bahçelerin duvarlarında saklı duran, bütün sevda çıkmazlarının usulca kulaklara fısıldadığı, adı yalnızlık olan, aşkın ölümcül elbiseleri Sevdalar sevdalılar…   Onlar ki üzerlerine sıçrayan yürek kıvılcımlarında dillerinin tutuştuğu, belki de yangına dönüştüğü, karanlıklarımızı yırtan hüzün çığlıklarının boğazlarına düşürdüğü, deli sancısı olan, mülkünün mahrumu, ülkesinin sefili..   Sevdalar sevdalılardır onlar. Onların cümlesine selam olsun!  
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2021 - Cuma

Sözün Hasadı (4)

“Ellerini (sevdası uğruna) kalbinin derinliklerinde unutan, gönül insanlarına”
 
Kalp, insanın iç dünyasında yaşamış olduğu her bir sevinç, mutluluk ve huzur; dert,
tasa ve kederinde, en emin olarak kapısını çalabildiği mekan hatta gönül evidir.
 
Gönül ise, sır zindanının mahzenlerinde, zincire vurulmuş yüreklerin, eskimeyen
muratlarının ömürlük seyrangâhıdır. İşte bu minvalde kalp ve gönül ülkemiz, nice
mutluluklara şahitlik ettiği gibi; nice bozgun, acı ve yağmalara da düçar olmuş ve
olmaya da devam etmektedir.
 
Yaşamış olduğumuz gönül ülkemizin her bir şehri ve mahallinde, adı yalnızlık olan,
kimsesizliğin ahengini adımlarıyla sokaklarımıza düşüren, kimliksiz sevdalar ve
sevdalılar vardır ki göçüp giden zamanlarımızın aşk yolculuğundan arta kalanlarıdır
onlar.
 
Bu insanlar, yolunda divane çığırışları olan, uğruna kitaplar dolusu ağıtlar biriktirilen,
âşık ve mâşuk misali gönül dünyamızın hazineleridir onlar.
 
Göklerinde kaygı bulutlarının dolaştığı, umutlarının kuşlar ile buluşup, kışlar ile
ağlaştığı, belki bir çoğunun Güzel Anadolu’muzun yanı başında bulunan mezar
taşlarına karıştığı, ömür boyu dallarından yas bitiren, (aşkın, hasretin ve gurbetin)
vefakar ve cefakar elçileridir onlar.
 
Hayati Bey’in
“Onu hoş tut, garibindir efendim, işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyunda bir divanen kaldı” mısralarında ifade bulduğu gibi
gariplerdendir onlar.
 
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin
“Gönülde eyle sefer, ger Hûda’ya ister isen” sözüyle işaret buyurduğu gibi,
Bir çoğumuzun görüpte hissetmediği bu ilim ve irfan yolcularına selam olsun!
 
Onlar ki acz ve fakr içinde meydana girişin ayak sesleri, tevekkülle bülent avaz
dirilişin öncüleri
Sevdalar sevdalılar…
 
Onlar ki omuzlarında aşkın çürük izini taşıyan, bu yolun vurgun olanlarını gül nefesli
rüzgarların efsunlu okşayışlarıyla dirilten, umut diyarlarının tek çaresi
Sevdalar sevdalılar…
 
Onlar ki hazan mevsimlerinin vurmuş olduğu bahçelerin duvarlarında saklı duran,
bütün sevda çıkmazlarının usulca kulaklara fısıldadığı, adı yalnızlık olan, aşkın
ölümcül elbiseleri
Sevdalar sevdalılar…
 
Onlar ki üzerlerine sıçrayan yürek kıvılcımlarında dillerinin tutuştuğu, belki de
yangına dönüştüğü, karanlıklarımızı yırtan hüzün çığlıklarının boğazlarına düşürdüğü,
deli sancısı olan, mülkünün mahrumu, ülkesinin sefili..

 
Sevdalar sevdalılardır onlar.
Onların cümlesine selam olsun!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.