Ekleme
Tarihi: 23 Eylül 2022 - Cuma
Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin gibi ülkeler sömürgeci devletlerdir ve diğer dünya ülkelerini kontrollerinde tutmak için uluslararası hukuku ve anlaşmaları ihlal eden her türlü faaliyeti göstermektedirler.
Bunlar aynı zamanda kendi aralarında da güç yarışı içerisindedirler.
Bu çerçevede, Ermenistan Kafkasya’daki çıkarlar için, Yunanistan Egedeki çıkarlar için, Ukrayna Rusya’ya karşı hedefleri gerçekleştirmek için, Tayvan Çin’i sıkıntıya sokmak için, Suriye Ortadoğu’daki çıkarlar ve İsrail’in menfaatleri için kullanılmaktadır.
Soğuk savaş döneminin 1991’de SSCB’nin dağılması ile 2000’li yıllara kadar bu süreç tek kutuplu bir düzen içerisinde devam etmiş olsa da, Rusya ve Çin’in kendisini toparlamasıyla tekrar yarış ve yok etme stratejileri devreye sokulmuştur. SSCB dağıldıktan sonra önemli bir fırsat yakalayan ülke Türkiye olmuştur.
Başta Azerbaycan olmak üzere önemli bir coğrafyada aynı soydan devletler ile işbirliği yapma, siyasi ve iktisadi kazanımlar elde etme fırsatları doğmuştur. Tüm bu gelişmeler ne ABD’nin ne de Rusya’nın istediği şeyler değildir. Eğer süreç sorunsuz devam ederse üçüncü bir güç merkezi (Türk Birliği) ortaya çıkacağı görüntüsü Türkiye ve diğer cumhuriyetlere yönelik batının ve Rusya’nın stratejiler geliştirmesine sebep olmuştur.
Bu doğrultuda uygulanan en önemli strateji ise Rusya tarafından Azerbaycan’ın topraklarının yaklaşık %20’nin Ermenistan tarafından işgal edilmesinin sağlanması olmuştur. Daha sonra ortaya çıkan gelişmeler ABD ile Rusya arasındaki rekabet ve Türkiye ile Azerbaycan’ın güç elde etmesi stratejilerde değişiklikler gerektirmiştir. Bu doğrultuda Rusya Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarını geri almasında bir anlamda sessiz kalmış, ancak Karabağ’da askeri varlığını devam ettirecek politikaları da etkinleştirmiştir.
Ermenistan’ın ikinci Karabağ Savaşında yenilgiyi kabul edip, Zengezur Koridorunun açılması konusunda Rusya’nın arabuluculuğunda Azerbaycan ile anlaşması ABD ve bölge ülkelerinden bazılarını güç kaybetme endişesiyle Ermenistan’ı Azerbaycan’a karşı kullanma stratejisi geliştirmeye itmiştir. İşte ABD temsilciler meclisi başkanı Nancy Pelosi’nin 18 Eylül’de Ermenistan’ı ziyaret etmesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Zaten Pelosi yaptığı konuşmada; “Ermenistan asıllı ABD vatandaşlarının yüzde 40'ının kendisinin de temsilcisi olduğu California eyaletinde yaşadığını ve bu nedenle kendisini "aile ziyareti"nde gibi hissettiğini” dile getirerek Azerbaycan’ı suçlaması, konunun hem iç hem de dış menfaatler ile ilişkisini açık bir provakasyon olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu bilgiler doğrultusunda Ermenistan’ın ABD, Fransa ve Diasporanın yönlendirmesiyle Azerbaycan topraklarına saldırı gerçekleştirmelerinin temel nedeni; Türkiye ve Azerbaycan’ın bölgedeki birlikteliklerinin etkili bir siyasi ve ekonomik güç olma yolunda ilerlemesidir. Bu genel sebep dışında birçok gerekçe bulunmaktadır.
Bunları kısaca özetlemek gerekirse;
Amerika Birleşik Devleri Suriye’de Türkiye’ye karşı terör örgütleriyle işbirliği yapmakta ve onları desteklemektedir. Yunanistan’da askeri üsler kurmakta ve Ege’de Yunanistan’ın haksız işgal ve saldırılarını desteklemektedir. Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye ile farklı yaklaşım içerisindedir. İran konusunda Türkiye ile farklı tutuma sahiptir.
ABD’nin son yıllarda uyguladığı temel yöntem, hedef aldığı bir bölge veya ülkeye yönelik problem oluşturacak konular üzerinde yoğunlaşmaktır. Çin’i Tayvan, Rusya’yı Ukrayna, Türkiye’yi Suriye, Yunanistan ve Ermenistan ile sıkıntı yaşamaya itmektedir. Bu çerçevede Azerbaycan ve Türkiye’nin Karabağ Zaferi sonrası varılan anlaşma gereği Zengezur koridoru ve Kars-Iğdır-Nahcivan demiryolu ağını açarak bölgede olumlu gelişmeler ortaya çıkarmaları Ermeniler tarafından provoke edilmeye çalışılmaktadır.
Kısacası mesele, ABD ve Fransa gibi ülkelerin bölgedeki gelişmeleri baltalamak istemelerinin bir sonucudur denilebilir.
Diğer taraftan Batı ülkeleri ve Ermeni diasporasının bölgede Rusyan’ın önemli bir aktör olmasının engellenmesi ve Ermenistan’da iktidarı kontrol etme çabaları da yaşananların önemli sebepleri olarak sayılabilir.
Çözüm ise, Ermenistan’ın bir maşa olarak hareket etmeyip, bir devlet ciddiyetiyle hareket etmesidir. Bunun için Karabağ Zaferi sonrası varılan anlaşmaya sadık kalması ve saldırgan tutumundan vazgeçmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, her seferinde kendisi biraz daha siyasi ve ekonomik güç kaybederek yalnızlaşacaktır.
Ermenistan için yaşam kaynağı Türkiye ve Azerbaycan ile iyi geçinmektir.