ÜSTENCİ BAKIŞ VE TÜRK SOLU
Görme farklılığı olan birine dur nereye yürüyorsun demektir üstenci bakış. Çoraklaşmış entelektüel ortamda şımarıklık, çarpıtma ve hakarettir üstenci bakış. Küçük burjuva aydın hastalığıdır üstenci bakış. Uzak taşra entelektüel edepsizliğidir üstenci bakış. Kendini kutsamak, ötekini aşağılamaktır üstenci bakış.
Üstenci bakış için Hegel salak, Marx dangalaktır. Kendini onaylamayana koyun diyecek kadar serseridir üstenci bakış. Nesnel gerçeklikten kopuştur üstenci bakış. Kavramları hastalıklı bakışı ile yorumlayan, kavram yitimi (Afazi) illetine yakalanmış bakıştır üstenci bakış.
Buyurgan ve küstahtır üstenci bakış. Ülkemiz bu hastalıklı bakıştan çok çekti.
Bu hastalıklı bakışın temsilcileri bilişsel benlik edinmezler, edinemezler, çok kimliklidir üstenci bakış, en çok benimsedikleri kimlik özgürlükçü, sol, entelektüel kimliktir. Emek yanlısı kimlikleri ile tatmin olur, kurtarıcı rolü oynamayı çok severler. Din uyuşturucu, Vahiy dogmadır bunlar için, Laik sistem özlem duydukları burjuva hayat tarzıdır bunlar için. Halk ile arası açıktır üstenci bakışın. Halk bunlar için patates kafalıdır, koyun gibidir, güdülen sürüdür, sürekli aşağılanan potansiyel suçludur.
Makarnacıdır, dilencidir, gönüllü köledir halk. Üstenci bakış içine düştüğü zavallılığı hakir gördüğü aşağıladığı halk ile gidermeye çalışır. Güdülen sürü dediği halkı kendi gütmeye heveslidir Üstenci bakış hovarda mirasyedi gibidir. Düşünce sistematiği yoktur. Kopyacı ve taklitçidir üstenci bakış. Egosu ve iflah olmaz kaprisleri Onu zaman zaman çok değerli gördüğü mutlak yalnızlığa sürükler. Yalnız ve karanlık dünyasında mutludur, halk artık suçludur, kendi gibi olmayan, kendi gibi düşünmeyen herkes, her düşünce ezilmeye, köle olmaya gönüllü yığınlardır üstenci bakış için. ‘’Lanetli yığınlar’’
Üstenci bakış illeti bu Ülkede Sol entelektüel ve aydınlarının kronik hastalığıdır.
Her biri telkinci bir tarikat şeyhi gibidir, bir feodal gibi davranır, diktatör gibi hükmedici olmaya çalışırlar. Üstenci bakış kısaca hastalıklı aydın despotizmidir. Üstenci bakışı uzun uzadıya tarif etmeyebilir, kısaca ‘’Görme farklılığı olan birine dur nereye gidiyorsun’’ diyen anlayış olarak da tarif edebilirdim.
Hayır bu şekilde uzunca yazmak zorundaydım. Üstenci bakış, Jakoben kafa bu Ülkenin yıllarına hükmetti, kültüründen dinine, ahlakından özel yaşamına kadar müdahaleci oldu, bir şekilde de başardı, her şeyi ben bilirim, bilmesem de ben bilirim diyen bu
hastalıklı bakışın ülkemizdeki müdahale ve zararları halen daha devam ediyor. Bazen bir siyasi parti yöneticisi, kimi zaman bir sivil topluk kuruluşu mensubu, bir ‘’özgürlük savaşçısı’’ bir Aktivist olarak hayatımıza giriyor. Kendine çok rahat faaliyet alanı bulabiliyor, bireyler üzerinde etki yaratabiliyor, istediği şekilde yönlendirebiliyor, bu rahatlığı ona sağlayan insanın zayıflığıdır. İnsan zayıftır, doğduğu andan itibaren eğitime, öğrenmeye ihtiyaç duyar.
Bu ihtiyacın karşılanması aydınlar, münevverle eli ile olur ise sorun yoktur, bu şekildeki öğrenme insan yaratılışını zorlamaz, fıtratını zedelemez. Aydınlar, münevverler zorlayıcı değildir, insanın tercih ve eğilimlerine müdahil olmaz, sadece doğruyu anlatır, insanı tercihlerinde özgür bırakır. Aydın ve münevverlerin yerini alan ve her geçen gün ayrık otu gibi çoğalan üstenci bakışlı bu müptezel ‘’Aydınların’’ her alanda, her ortam da tecrit edilmesi, deşifre edilmesi kültürel gelişimimizin, Türk Aydınlanma hamlesinin önünü açacaktır.