Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
Köşe Yazarı
Cemal ÇINAR (Araştırmacı-yazar)
 

İSLAM İKTİSADINDA TEĞELLÜL

İSLAM İKTİSADINDA TEĞELLÜL ALİ İMRAN/161. Ayeti kerime’yi “Teğellül” bağlamında ele alacağız. Ayetin nüzul sebebi şudur; Bedir ganimetleri arasında kırmızı kadife bir kumaş parçası vardı. Bir anlık o kumaş kayboldu. Münafıklar “onu Muhammed kendine saklamış” demeleri üzerine nazil oldu.(İmam nesefi) Kesp konusunu işleyen ayet mahşer günü her kes yaptığı ihanetin karşılığı görecektir. Çok farklı manalara gelen kur’an-i kavramlarından teğellül’de kelepçelenmek, ihanet etmek, tutup bırakmamak veya elindekini gerektiği yerin dışında istimal etmek manasına gelir. Elindeki malı bir nimet ve nimete ihanet manasını da barındıran teğellülü anlamaya çalışacağız. İslam iktisadının en önemli konulardan biri de şüphesiz ki kesp konusudur. Bu manada mali teğellül, israf, cimrilik ve kazanmaktan ziyade elde bulunanı yerinde kulanıp kullanmamaya yönelik bir mali işlemdir. Bu yönüyle ümmetin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların şüphesizki bir çok sebebi vardır. Bu sebepleri küçük-büyük diye ayırırsak, büyük sebeplerden biri de mali imkanlarını gereken yerde kullanamamada yaşadığı mali teğellüldür. Çünkü teğellül, sadece eldeki malı saçıp savurmayla sınırlı olmayıp, bilakis mali imkanları gereken yerde kullanmamayı da içerir. Bunun için ayetin ilk pasajında, “Nebiye teğellül yakışmaz” dedikten sonra umumi edatlardan olan ve her kim manasına gelen “men” ismi mevsuluyla meseleyi umuma taşımış oluyor. Bu da bize işin en tehlikelisinin topluma bakan yönüyle ictimai ve sıyasal teğellül olduğunu göstermektedir. Kur’an’ın kadrajından insan hayatına baktığımızda daha çok cemi(çoğul) sıygasıyla olaylara sosyal ve sıyasal olanı üzerinde durduğunu görecektir. Mesela; Makbul imanı çoğul(Asır/3) metheder. Dalaletinde topluca olanını lanetler(Maide/78) tekili de (asr/2) husran sebebi göstermiştir. Dünya insanının elindeki güç malzemeleri değişebilir. Silah ve güç noktaları da sürekli değişip durur. Toplumların değişmeyen en etkin gücü iktisadi gücüdür. Onun içindir ki Resul-i Ekrem Medine İslam medeniyet devletinin kuruluşunda askeri veya savaş hazırlıklarından önce “bize ait bir pazar yerimiz var mı?” diye sorgulamıştır. Burada maddi zenginlikten farklı bir şey görünmektedir. O da, ümmetin kendi maddi imkanlarında teğellül etmemesidir. Bir devlet başkanı olarak Resul-i Ekrem’in kurdurduğu “Medine Serbest Pazarı” ile daha önce var olup Yahudilerin kontrolünde olan Medine’nin eski pazarından Müslümanlara ait bir pazar yeri kurmuştur. Sermayesi az olan Medine serbest pazarını kuran Peygamber, maddi imkansızlıklarla biz bir şey yapamayız demedi. Çok radikal kararlar aldı. Birincisi, ilk olarak o bir “Serbest Pazar” kuruyor. O günden bugüne dünyada uygulanan en verimli pazar şekli olma özelliğini koruyor. İkincisi, dünya ayakta kaldığı müddetçe biz ümmetine hayatın bu tarafının ihmale gelmediğini göstermiştir. En önemlilerinden bir ve yazımızın ana noktasını oluşturan kısmı ise, İslam toplumunun mali gücünü teğellül etmeden bu gücünü birleştirmeleridir. Bu çok önemli. Bütün bunları bir devlet başkanı sıfatıyla yaptığını okumamız çok önemli. Bu çok yönlü bir iştir. Bunun en önemli yönü sosyal ve sıyasal algoritmada iktisat ve siyaseti bir bütün olarak bilinmesidir. Allah’u A’lem! Ümmetin mali imkansızlıklarını Doğu ve Batı sermaye ile kıyaslamak yanlıştır. Doğru olan Peygamberimizin yaptığıdır. Çünkü O, fakir ashabının mali gücünü, zengin olan Yahudi pazarına karşı bir araya getirerek onu yapmıştır. Peygamber (sav) Taharet, abdest, namaz gibi sadece ibadetlerde örneğimiz değildir. O’ (sav) sıyasi, iktisadi ve ictimai konularda da bizim örneğimizdir. Bugün ümmet olarak bu yönü zayıf tuttuğumuzu tahayyul ediyorum.
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2024 - Salı

İSLAM İKTİSADINDA TEĞELLÜL

İSLAM İKTİSADINDA TEĞELLÜL

ALİ İMRAN/161. Ayeti kerime’yi “Teğellül” bağlamında ele alacağız. Ayetin nüzul sebebi şudur; Bedir ganimetleri arasında kırmızı kadife bir kumaş parçası vardı. Bir anlık o kumaş kayboldu. Münafıklar “onu Muhammed kendine saklamış” demeleri üzerine nazil oldu.(İmam nesefi)

Kesp konusunu işleyen ayet mahşer günü her kes yaptığı ihanetin karşılığı görecektir. Çok farklı manalara gelen kur’an-i kavramlarından teğellül’de kelepçelenmek, ihanet etmek, tutup bırakmamak veya elindekini gerektiği yerin dışında istimal etmek manasına gelir. Elindeki malı bir nimet ve nimete ihanet manasını da barındıran teğellülü anlamaya çalışacağız.
İslam iktisadının en önemli konulardan biri de şüphesiz ki kesp konusudur. Bu manada mali teğellül, israf, cimrilik ve kazanmaktan ziyade elde bulunanı yerinde kulanıp kullanmamaya yönelik bir mali işlemdir. Bu yönüyle ümmetin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların şüphesizki bir çok sebebi vardır. Bu sebepleri küçük-büyük diye ayırırsak, büyük sebeplerden biri de mali imkanlarını gereken yerde kullanamamada yaşadığı mali teğellüldür.

Çünkü teğellül, sadece eldeki malı saçıp savurmayla sınırlı olmayıp, bilakis mali imkanları gereken yerde kullanmamayı da içerir. Bunun için ayetin ilk pasajında, “Nebiye teğellül yakışmaz” dedikten sonra umumi edatlardan olan ve her kim manasına gelen “men” ismi mevsuluyla meseleyi umuma taşımış oluyor. Bu da bize işin en tehlikelisinin topluma bakan yönüyle ictimai ve sıyasal teğellül olduğunu göstermektedir.

Kur’an’ın kadrajından insan hayatına baktığımızda daha çok cemi(çoğul) sıygasıyla olaylara sosyal ve sıyasal olanı üzerinde durduğunu görecektir. Mesela; Makbul imanı çoğul(Asır/3) metheder. Dalaletinde topluca olanını lanetler(Maide/78) tekili de (asr/2) husran sebebi göstermiştir.

Dünya insanının elindeki güç malzemeleri değişebilir. Silah ve güç noktaları da sürekli değişip durur. Toplumların değişmeyen en etkin gücü iktisadi gücüdür. Onun içindir ki Resul-i Ekrem Medine İslam medeniyet devletinin kuruluşunda askeri veya savaş hazırlıklarından önce “bize ait bir pazar yerimiz var mı?” diye sorgulamıştır. Burada maddi zenginlikten farklı bir şey
görünmektedir. O da, ümmetin kendi maddi imkanlarında teğellül etmemesidir. Bir devlet başkanı olarak Resul-i Ekrem’in kurdurduğu “Medine Serbest Pazarı” ile daha önce var olup Yahudilerin kontrolünde olan Medine’nin eski pazarından Müslümanlara ait bir pazar yeri kurmuştur.

Sermayesi az olan Medine serbest pazarını kuran Peygamber, maddi imkansızlıklarla biz bir şey yapamayız demedi. Çok radikal kararlar aldı. Birincisi, ilk olarak o bir “Serbest Pazar” kuruyor. O günden bugüne dünyada uygulanan en verimli pazar şekli olma özelliğini koruyor. İkincisi, dünya ayakta kaldığı müddetçe biz ümmetine hayatın bu tarafının ihmale gelmediğini
göstermiştir. En önemlilerinden bir ve yazımızın ana noktasını oluşturan kısmı ise, İslam toplumunun mali gücünü teğellül etmeden bu gücünü birleştirmeleridir. Bu çok önemli. Bütün bunları bir devlet başkanı sıfatıyla yaptığını okumamız çok önemli.

Bu çok yönlü bir iştir. Bunun en önemli yönü sosyal ve sıyasal algoritmada iktisat ve siyaseti bir bütün olarak bilinmesidir. Allah’u A’lem! Ümmetin mali imkansızlıklarını Doğu ve Batı sermaye ile kıyaslamak yanlıştır. Doğru olan Peygamberimizin yaptığıdır. Çünkü O, fakir ashabının mali gücünü, zengin olan Yahudi pazarına karşı bir araya getirerek onu yapmıştır. Peygamber (sav) Taharet, abdest, namaz gibi sadece ibadetlerde örneğimiz değildir. O’ (sav) sıyasi, iktisadi ve ictimai konularda da bizim örneğimizdir.
Bugün ümmet olarak bu yönü zayıf tuttuğumuzu tahayyul ediyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.