İSRAİL VE GAZZE
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın sabah saatlerinde başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonuyla İsrail-Hamas çatışmaları başladı. Ancak başlangıçta Hamas’ın saldırılarına bir karşılıkmış gibi görünen İsrail’in karşı saldırıları aradan geçen bir aylık sürecin sonunda tam bir katliam hatta soykırıma dönüştü. Kadın-çocuk, hastane-yurt, ibadethane-kutsal yer veya mülteci kampları demeden ve tüm insanlık değerlerinin ayaklar altına alınarak gerçekleştirilen saldırılar sürecinde üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken çok fazla soru bulunmaktadır.
Bunların bazıları;
Hamas’ın gücü yoktuysa saldırıyı niçin gerçekleştirdi?,
İslâm ülkeleri niye müdahale edemiyorlar?,
ABD ve diğer batı ülkeleri neden İsrail yanında yer almaktadır?,
Bu çatışmalar bölgeye yayılacak mı? gibi sorulardır.
Hamasın gücünün olmadığı saldırıların gidişinden anlaşılmaktadır. Akla gelen ilginç şüphe bunu yaptıran bir güç olduğudur. Çünkü haritalardan anlaşılmaktadır ki, İsrail devleti kurulduğundan bu yana sürekli Filistin topraklarını işgal ederek kendisine toprak yapmış ve genişlemiş. Gazze’nin ise şu anki Filistin’den ayrı bir toprak parçası olması ve Gazze yönetiminin Filistin yönetimiyle uyumlu olmaması İsrail için Gazze’yi en kolay işgal edilecek bir alan haline getirmektedir. Böylece İsrail devletinin işgal ile büyütülmüş toprakları biraz daha büyütülmüş olacaktır ki, görünen en gerçekçi sebep bu durmaktadır.
İslâm ülkeleri müdahale edemiyorlar. Çünkü İsrail ile Amerika ve diğer batı ülkeleri bir bütün gibi hareket etmektedirler. Bu durumda, İslâm ülkelerinin mevcut ekonomik, teknolojik ve siyasi güçleri bu oluşum karşısında zayıf görünmektedir. Ayrıca İslâm ülkeleri arasındaki mezhep ayrılıkları ve güven bunalımı birlikte müdahalelerini engellemektedir.
Örneğin;
Türkiye müdahale etse veya savaşın içine girse diğer ülkeler gerekli desteği vermeyecekler veya bu durum İran, Mısır ve Suudi Arabistan için de geçerlidir. Oysa İslâm ülkelerinin ellerinde savaşa girmeseler bile savaşı durdurma araçları bulunmaktadır. Büyük bir Pazar olan İslâm coğrafyası batı ürünlerini kullanmaması ile birlikte petrol ve doğal gaz vanalarını kapatması durumunda savaşın durdurulması için önemli bir adım atmış olurlar. Ancak bir ayı geçen bu sürede böyle bir çözümün denenmediği anlaşılmaktadır.
Batılı ülkelerin İsrail’in yanında yer almasının siyasi ve ekonomik sebepleri bulunmaktadır. Batı denilen ülkelerin lideri ABD’dir. ABD yönetimi ve toplumsal yaşamında Yahudi lobisinin etkisi ve bu lobinin uluslararası alandaki gücü başta ABD olmak üzere batı ülkelerinin İsrail’den yana tavır almalarında etkili olmaktadır. Ayrıca batı dünyasında yanlış bilgilerle oluşturulan İslâmofobinin de bu yandaşlıkta etkili bulunmaktadır.
Şu ana kadar yaşanan süreç çatışmanın başka ülkelere yayılmadan İsrail’in tamamen Gazze’yi işgali ile sonuçlanacağını göstermektedir.
Savaşın bölge ülkelerine sıçraması halinde üçüncü dünya savaşının çıkma olasılığı yükselecektir. Çünkü önemli kaynaklara ve stratejik öneme sahip Ortadoğu ülkeleri üzerinde İsrail’in ve dolayısıyla ABD ve batı ülkelerinin hakimiyetinin artması özellikle Çin ve Rusya’nın işine gelmeyecek bir durumdur. Sürecin dünya savaşına evrilmesi durumunda şu anda yaşanan insanlık suçunun daha da katlanacağı söylenebilir. Çünkü böyle bir durumda nükleer silahlar da kullanılır ve bu insanlığın önemli bir yara alması veya yok olma sürecinin başlangıcı olur.
Eğer insanlık din ve mezhep bağnazlığından kendisini kurtarır ve dünya kaynaklarının rasyonel değerlendirilmesi durumunda daha milyarlarca insana yetecek kaynağın mevcut olduğunu anlarsa belki bu tür soykırımların gereksizliği anlaşılmış olur. Bazen yaşanan süreci bir iki şiir mısrası daha iyi özetleyebilmektedir. Gazze’nin işgali sürecinde ki gelişmeleri de Bahtiyar Vahapzade’nin şu mısraları özetlemektedir.
“Korkarım dünyada bir zaman gele,
İnsanlar yaşaya insanlık öle”
Mısralardaki zamanın maalesef yaşandığı görülmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “sebepsiz savaş cinayettir” sözü de yaşanan bu süreci özetlemektedir.