"Hata mı, Duyulma Arzusu mu?"
Bir çocuğun yaptığı küçük bir yaramazlık, bazen sadece “Ben buradayım!” demenin bir yoludur. Çünkü çocuklar görülmek, anlaşılmak, duyulmak ve varlıklarının fark edilmesini isterler. Ancak bunu her zaman doğru yollarla yapmayı bilmeyebilirler. Aslında bilmek zorunda da değiller. Bu, yetişkinlerin sorumluluğundadır.
Eğer bir çocuk sık sık hata yapıyorsa, belki de ceza alma riskini bile göze alarak dikkat çekmeye çalışıyordur. “Yaramaz çocuk” diye etiketlediklerimizin çoğu, aslında sadece görülmeyi bekleyen çocuklardır. Diğer yanda ise sessizce, sürekli “Aferin” almanın yollarını arayan çocuklar vardır. Her davranışları, onaylanmak üzere şekillenir; çünkü onay, sevilmenin şartı olarak öğretilmiştir.
Bu noktada önemli bir soru ortaya çıkıyor: Biz çocuklara neyin karşılığında değer veriyoruz? Hatalarını düzeltmeleri için mi yanlarındayız, yoksa yalnızca kusursuz olduklarında mı onları seviyoruz?
Çocukların duyulma mücadelesi; bazen bağırarak, bazen içine kapanarak, bazen de sırf beğenilmek uğruna kendilerinden vazgeçerek devam ediyor. Bu nedenle çocukları sadece davranışlarıyla değil, ihtiyaçlarıyla da dinlemeliyiz.
Belki o zaman, bir çocuk hata yaptığında önce “Neden böyle davrandı?” diye sorarız. Belki o zaman onay bekleyen bir çocuğun gözlerinde, bir şeyleri ispatlamaya çalışan biri yerine, olduğu gibi kabul gören bir bireyi görürüz.
Ve belki de en önemlisi, çocuklar artık duyulmak için savaşmak zorunda kalmaz.