Kadın olmak mı? Anne olmak mı?
Ayrılıkla biten evliliklerde genelde ezilen taraf çoğunlukla kadın oluyor.Boşanmanın maddi manevi bedelini kadın ve çocuklar ödüyor.. Evet erkek hayatına devam ederken, kadın anne olmak ve kadın olmak arasında sıkışıyor.. bazı kadınlar tamamen kadınlığını unutmuş,anneliğe hapsedilmişler ama öfkeli bir kurban gibi, yada suçlanan psikolojisinde..
Mutsuz anne. Mutsuz çocuk..Kimi kadın ise anneliği tamamen bırakıp yaşanmamış yaşamını yaşamak adı altında çocuğunu yok sayarcasına bırakıp gidebiliyor..Gitmese bile yok sayabiliyor..Peki, giden mi mutlu? yoksa kalıp kendini sadece anneliğe sıkıştıran mı?
Doğru olan hangisi..Etrafımda anneliğe sıkışan bir kadınında, giden bir anneninde mutlu olduğunu görmedim..Kalan zaten dünyasından vazgeçmiş oluyor huzur bulmadığı evliliğinde..
Peki nereye kadar bir kadın mutluymuş,hiçbir sorun yokmuş gibi davranarak gücünü koruyabilir?.Bir anne çocuğunu yalnız başına büyütürken hem anne, hem kadın olabilir mi? Bir kimliğe sıkışmadan hem anne hem kadın olanlara bakınca, evet dogrusu, olması gerekeni, sağlıklı olanı bu dedim..Fakat kadın boşandıktan sonra kendini yada çocuğunu cezalandırmak adına birinden vazgeçiyor, boşanmanın öfkesini ya kendinden ya da çocuktan vazgeçerek atıyor..
Oysa ki;
Yıkılan yuvanın enkazında kimse kalmamalı, bedeli tek taraf ödememeli..
Biz toplum olarak ayrılmayı ve bırakmayı bilmiyoruz, bunu başaramıyoruz.. Evlenmek kadar boşanmak ayrılmak ta normal karşılanmalı üzüntü olabilir ama kimse bedel ödememeli...