Benim için çok çok önemli bir konu ''Türkiye'nin iklim değişikliği kanunu'' şu an mecliste gündemde...!!
Ancak bu kanunun toplumsal etkileri üzerinde ciddi tartışmalarda var ve devam ediyor...
Çevreyi koruma iddiasıyla ortaya konulan bu tasarı, bireylerin yaşam biçimlerine, ekonomik özgürlüklerine ve toplumsal dinamiklere ciddi müdahaleler içeriyor. Bu durum, toplumun geniş kesimlerinde endişelere yol açıyor. Özellikle karbon vergisi, dijital para ve akıllı şehirler projeleri gibi düzenlemeler; bireylerin seyahat özgürlüğünü, tüketim alışkanlıklarını ve özel hayatlarını doğrudan etkileme riski taşıyor.
Bu tür radikal bir değişiklik, sadece meclis komisyonlarında değil, toplumun her kesiminin görüşüne açık bir platformda tartışılmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan seslenmek istiyorum: Halkın refahını ve geleceğini doğrudan ilgilendiren böylesine önemli bir konuda, bütün maddeler mecliste tek tek görüşülmeli ve milletimizin fikri de bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir.
"Toplumdan kopuk alınan kararların, geçmişte nasıl olumsuz sonuçlar doğurduğunu hep birlikte gördük; İstanbul Sözleşmesi bunun en somut örneklerinden biridir" O nedenle, bu sürecin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yönetilmesi çok kritik bir önem taşımaktadır.
Bu kanunun, karbon vergisi adı altında bireylerin sosyal ve ekonomik özgürlüklerini sınırlandıracağı açıkça görülüyor. Yıllardaır mudisi olduğunuz bankanız karbon ayak izlerinizi hesaplıyor ve sizden hiçbir izin almadan...Bu karbon ayak izi ölçümlerine göre seyahat edenlerden elektrik tüketenlere, yeme içme alışkanlıklarından günlük ihtiyaçlarını karşılayanlara kadar herkesin yaşamına müdahaleler gündeme gelebilir. Büyükbaş hayvancılık gibi geleneksel üretim alanlarının kısıtlanması, ülkemizdeki süt ve et üretimini zayıflatarak yapay ürünlere yönlendirilme riskini doğuruyor. Bunun toplumsal maliyeti oldukça ağır olacaktır.
Dahası, dijital para sisteminin bu kanunla birlikte uygulanacağı öngörülüyor. Ancak dijital para, bireylerin her adımını kayıt altına almayı kolaylaştıran bir kontrol mekanizması haline gelebilir. Market alışverişinden kırsaldaki çiftçinin faaliyetlerine kadar her alanda denetim, halkımızın özgürlüklerine zarar verebilir. Bu bağlamda, halkın yaşam kalitesini artırmaktan çok, bireyleri bir kontrol çemberine hapsetme tehlikesi görüyorum.
Akıllı şehirler projeleri de endişeleri artırıyor. İnsanların hareket alanlarını daraltan, sosyal etkileşimi kısıtlayan ve neredeyse açık bir hapishane düzenine yol açabilecek bu projeler, bireylerin özgürlüklerini ciddi biçimde tehdit ediyor. Özgür bir yaşam alanı, bireyin en temel haklarından biridir ve bu tür sınırlamalara karşı dikkatli olunmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız, halkımız bu kanunun yeniden gözden geçirilmesini ve tüm yönleriyle değerlendirilmesini talep ediyor. Sizden beklentimiz, milletimizin sesine kulak vererek bu süreci daha şeffaf, daha katılımcı bir şekilde yönetmenizdir. Halkın geleceğini şekillendiren böyle bir konuda geniş toplumsal mutabakat sağlanmalı, topluma dayatılan değil, toplumun benimsediği çözümler üretilmelidir.
Türkiye olarak çevreyi koruma çabalarına elbette destek vermeliyiz. Ancak bu süreç, bireylerin özgürlüklerini ve refahını gözeterek, halkın talepleri doğrultusunda ilerlemelidir..Küreselcilerin hasta insanlardan beslendiklerini pandemi de bütün dünya gördü ve bu kanunla da yine yaşam şartları kısıtlanan insanların yok oluşunu göreceğiz...
Geleceğimiz için alınacak bu kararlar, sadece çevre değil, aynı zamanda insanca yaşam hakkını da korumalıdır....