Bu halkı kim dinleyecek.?
Sesimizi kim duyacak- duyuracak?.
Öz eleştiri yapamama veya empati yoksunluğu toplumsal bir hastalık haline geldi...Medyaya güven sarsıldı.. Bunun sonucu olarak gerçeklerden şüphe duyulmaya başlandı ama bu ilk aşamaydı.Bilim adamları,aydınlar, ve sanatçılar ötekileşti...
İnsanlar, uzmanları dinlemeyi bırakıp, yalan haberlerin kurbanı oldu.. Akraba, komşu, çevre ve insan hakları hayatımızdaki öncelikler olmaktan çıktı...Toplum kutuplaşmaya, doğruyu zayıf görüp ezmeye başladı..
Bunlar kendiliğinden oluşmadı tabi ki. Biraz biz istedik, biraz da başkaları istememizi istedi ve çokça da işimize geldi, rolümüzü oynadık. El birliği ile mükemmel bir toplum mühendisliği çalışması oldu.Yönettik mi? yönetildik mi? algılarla derdest olduk..Neler olduğunu anlamadık AMA ANLAMIŞ GİBİ SAYDIK...
Ama artık uyanmamız gerekiyor çünkü Son aşamaya geldik...
Öyle bir zamana girdik ki;
Bir maskeyle, birazcıkta makyaj, bir iki referans, bir maymunu süpermen ya da Malkoçoğlu yapabilirler. kahramanmış gibi piyasaya sürebilirler...
Kişi çok bilgili olmasada olur..Biraz kurnaz olsun yeterli..Ben düzeni sağlamaya geldim edasını iyi becersin, iyi yalan söylesin, doğruluk kisvesiyle, maskesiyle rolünü iyi oynasın yeter..
İnsanlar gerçeklere sağırken, güzel yalanlara bu kadar aç iken, böyle birilerini hemen benimsiyecek, kucak açacaktır. Etrafında işini gördüreceği, harcayabileceği insanlar olsun yeter ki..Rolünü o kadar iyi oynayacaktır ki yanlışlarını, varsa lekesini toplum görmeyecek, umursamıyacaktır. Ama bu kişi mutlaka esnek olmalıdır..Zaaflı yada suçlu-kusurlu olmalı ki kontrol edilebilir ve talimat alabilir bir kukla gibi oynatılabilsin.Bu şekilde bir ülkeyi, içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklemek kolaylaşır..Bu manzarayı az yaşamadı bu millet....
Ya şimdi?
Artık son üç yıldır bir sürü deneyimden geçen bu millet uyandı, daha da uyanacak..İnsanlar siyasetçilerden daha iyi biliyor siyaseti..Bu saatten sonra ne süslü sözler, ne de süslü görüntüler bir işe yaramayacak..Çünkü bu millet yirmi yıldır maddi manevi özgür yaşadı..Kendi değerini bilme fırsatı buldu..Değil Türkiye, dünyayı keşfetti gelişen teknolojisiyle..
Bu halk uyuyan bir DEV di..Uyandırdılar..
Kimileri özellikle amaç edindi kim olduğumuzu hatırlattı, sesimiz oldu, gücümüz oldu değerimize değer kattı.. Kimileri de farkında olmadan uyandığımızın (çünkü aklı geçmişte kalmıştı) eski tas, eski hamam düzeninden kalma piyeslerle kendine güldürdü..
Hele dava yalakaları var oldukça, anladık ki, ''Bu düzen değişir ama düzülen asla değişmez''...
Yönetimle ilgilenmeyen akıllıları nasıl ki aptallar yönetmeye başlar, ekonomi ile ilgilenmeyen Müslümanları da bankerler ve tefeciler yönetmeye başlar. ..Yeni ekonomi yönetimi geldi, önce ayarlarla oynadı... Köpekbalıklarına kan kokusu verirsen okyanusun öbür ucundan koşar gelir ya, işte çakalların dişine öyle kan bulaştı.
Kan kokusu alan yalakalar da artık suni yemlere aldırmaz ve nitekim öyle de oldu.
Bugün yaşanan güvensizliğin ve her fırsatı bulanın zam yapmasının sebebi de bundan ibarettir. İstikrarı ile oynanan hiç bir ekonomide güven kalmaz...
Peki şimdi ne olacak? Ne yapmalıyız?
En başta oyunla gelene, oyunla gidip ne mal olduğunu ortaya çıkarana kadar fırst vereceğiz ki verdik zaten..Sonra da hakkı olanları baş tacı, olmayanları zelil edeceğiz..Nasıl bilmeden yücelttikse liyakatsizleri, zamanı geldiğinde de alaşağı etmesini bileceğiz..
Artık doğrular kazanacak..Süslü sözler zamanı geçti..Bu millet çalışanı da, çalışanın önüne set koymaya çalışanıda biliyor..Sağcısından solcusuna herkes siyasetten bıkmış güven verecek lider istiyor..Yıllarca davasında samimi olanların hevesi kaçmış,sağıda soluda mutsuz ve umutsuz..Artık fazladan bir şey yapma zamanı geçti... Neye layık isek başımıza o gelecek... İşini kim hakkı ile yaparsa, o başaracak... Kim sabah daha erken kalkarsa o daha fazla yol alacak...
Bu zamana kadar, kim ne kadar örnek iyi bir insan oldu veya kim ne kadar kötü bir insan oldu ise, toplumun kanaati bu saatten sonra süslü sözlerle değişmez.
İktidarın gücünü hizmet için kullananlar mı, yoksa meyvelerini günahlarına malzeme olarak kullananlar mı daha fazla; yakında öğreneceğiz, ÖĞRETECEĞİZ..
Zaferi, çalışıp gayret edip gecesini gündüzüne katan iyi insanlar mı hak etti, yoksa yapılan güzel şeyleri görmek istemediği söylenen nankör insanlar mı haklı; yakında öğreneceğiz.
Yok öyle... "Biz yaptık ama anlatamadık" diye bir şey... Tebliğ amaç veya sonuç değildir. En iyi tebliğ veya anlatma da, yaşayarak ve yaşatarak olandır. İnsan duyduğu kadar, gördüğüne de inanır.
Gün, kapı komşunun, alış veriş yaptığın bakkalın, esnafın veya yolculuk sırasında memnuniyet ya da rahatsızlık verdiğin insanın, senin hakkında ne düşündüğünün belli olacağı gündür.
Merak etmeyin... Yine de fırsat var, her şey bitmedi... Hatta şimdi tam zamanı... Zekat ve sadaka kaderi değiştirir, felaketleri önler, güzel dualar ile yansır hayatımıza... Unutmayalım, neye layık isek başımıza o gelecektir....
Selam ve saygılarımla..