İSLAM İKTİSADINDA BOYKOT (Zulme Karşı Direniş)
Boykotun, boyut itibariyle çok yönlü ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Adalet ve insan hakları açısından boykota bakılması halinde, konunun iyi anlaşılamayacağı kanaatindeyim. Bu yazımızda tüm boyutlarını biz de zikredemeyiz. Çünkü boykotun hayatın birçok noktasına bakan bir içeriği vardır.
Boykot sadece bir tepki değil, insanlık onurunun savunulmasına varıncaya kadar boyutları vardır. Zalimi tanıtırken, mazlumun da bir şeyler yapabileceğini öğreten bir haykırıştır. Boykot, bir üçüncü sınıf olan zalim ve mazlumun fiilen içinde olmayan ve dışarda olan insanların mazlumun yanında yer almayı öğreten bir özgürlük mektebidir. Bu bağlamda Filistinliler, sadece Filistin için değil, para, silah ve siyaseti elinde tutan korkakların hırçın ve acımasız saldırılarına karşı tüm mustazafların onurunu korumaktadırlar. Filistin mücadelesi, yer olarak Filistin'de ve kesim olarak Hamas veriyor. Ancak Aksa Tufanı, dünyayı vicdan taşıyanlar ve vicdanını kaybedenleri bir birinden “şakkel kamer” gibi ikiye ayırdı.
Boykotun aksiyolojik temeller üzerine, mazlum ve mustazafların çok şey bina etmeleri gerekir. Boykot, başta İsrail ve ABD olmak üzere emperyalizmin küresel gücüne karşı sessiz, barutsuz ama güçlü bir şekilde verdikleri onurlu bir savaşın adıdır.
Boykot ile verilen bu onurlu savaşın çok geniş boyutları vardır. Bu onur ve haysiyet savaşını sadece cephede çarpışan mücahitlerin verdiği sınırlı bir savaş değildir. Bu haysiyet savaşını, çocuğunun elinden tutup markete giden annenin, elini tuttuğu körpe ciğer paresinin de savaşıdır. Siyasal zeminde var olan tüm siyasetçilerin de verdiği çok çetin bir mücadele biçimidir.
Boykot mücadelesi için açılan bayrağın dalgalanabilmesi için bireylerin, toplumların ve devletlerin ortaya koyacakları bir ortak iradenin oluşması gerekir. Vicdan sahibi ve ben “insanım” diyen herkesin bu noktada net tavırlarını ortaya koyacak bir ruha kavuşması çok önemli bir hadisedir. İşte boykotun bu manada çok etkileyici bir aksiyolojik tesiri vardır.
Boykot, sadece küresel güçlerin bir temsili gücünü protesto etme hadisesiyle sınırlı bir mali husus değildir. O, onurla onursuzu, haysiyetle haysiyetsizliği, zalim ile mazlumu ahlaki bakımdan ayıran büyük bir ayıraçtır.
Boykotun finansal, toplumsal boyutu olduğu gibi, fıkhi boyutuyla da ele alınması gereken dini vecibeler arasında ciddi bir karşılığı olan ibadi bir eylemdir de. Çünkü dinimiz, başkasını vurmaya çalışan katile, silah, yemek, su ve benzeri şeyleri satmanın haram olduğunu emretmektedir. Zalimlerin desteklediği bir katil sürüsünü mazlumlar alışverişleriyle destek olamazlar.
Kısaca boykot, İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü, AB ve ABD’nin de desteklediği işgal politikalarına karşı feryat edilen bir haklı çığlığın ortak mali sesidir. Bu boykot, bireysel bir tüketim tercihi olmanın ötesinde, mazlumların küresel ekonomiyi etkileyen aksiyolojik ve stratejik bir araç olarak öne çıkıyor.
Bütün dünyanın kadın, çocuk, yaşlı ve gencin küresel dünyada inşa ve imar ettikleri bir zihin dünyasının diriliş müjdesidir. Mazlumlar özgürlüğüne kavuşmadıkları müddetçe boykota devam etmeliyiz. Bu mücadele, kadın, erkek, çocuk ve yaşlıların ortaklaşarak verdikleri onurlu bir mücadeledir.
Mazluma selam, boykota devam!